Birleşmiş Milletler Genel Kurul'a hitabında
uluslararası toplumun en önemli görevlerinden birinin en zengin ve en fakir
ülkeler arasındaki uçurumu kapatmak olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül, aynı zamanda salgın hastalıklar, yoksulluk, iklim değişikleri gibi
konularda mücadeleye devam ettiklerini kaydetti.
Gül,
artan petrol fiyatları, gıda krizi ve küresel ekonomik durgunluk gibi koşullar
altında terörizm, ırkçılık ve her türlü dini ayrımcılıkla mücadelenin öneminin
artttığını belirtti.
BM
Genel Sekreteri'nin gözetimi altında Türkiye'nin İspanya ile birlikte eş
sunuculuğunu yaptığı Medeniyetler İttifakı'nın farklı dinler ve kültürler arası
yabancılaşmaya karşı önemli bir araç olduğunu söyleyen Abdullah Gül, Türkiye'nin bu konudaki çalışmalarının devam
edeceğini belirtti.
Nisan
ayında Medeniyetler İttifakı İkinci Forum toplantısının İstanbul'da yapılacağını hatırlattı Gül.
Gelişmekte
olan ülkelerin sorunlarına da dikkat çekti Abdullah Gül. Kalkınma sürecinde bu
ülkelere her türlü desteğin sağlanmasının önemini vurguladı. Diğer ülkelere
yaptığı yardımlar nedeniyle de Türkiye'nin uluslararası toplum tarafından donör
ülke olarak kabul edildiğini söyledi.
Abdullah
Gül'ün vurguladığı bir diğer konu da küresel ısınma oldu. Türkiye'nin Kyoto
protokolünün yerini alacak küresel iklim değişikliği anlaşması konusundaki
çalışmalara aktif şekilde katıldığını belirtti. Ayrıca Mart ayında İstanbul'da
yapılacak 5'inci Dünya Su Forumu'nda su krizine çözüm için somut adımlar atmayı
planladıklarını kaydetti.
Siyasi
sorunlara gelince, Güney Kafkasya'da yeni çatışmaların önlenmesi için
Türkiye'nin çalışmalar yaptığını vurguladı Gül ve Dağlık Karabağ gibi
sorunların çözülmesinin ikili ilişkileri de olumlu etkileyeceğine inandığını
söyledi.
Türkiye'nin
Orta Doğu'da da barışın sağlanması için aktif çalışmalarda bulunduğunu belirten
Abdullah Gül, Filistin sorununa çözüm getirilmesi gerektiğinin altını çizdi,
Suriye ile İsrail arasındaki barış görüşmelerinin devam ettiğini belirtti.
Uluslararası
toplumun bölgede başarılı olabilmesi için Irak'ta Kerkük'ün nihai statüsü gibi
sorunların diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini kaydetti Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül. Aynı zamanda Irak'ın ve Afganistan'ın yeniden yapılanması için
Türkiye'nin destek verdiğini sözlerine ekledi.
İran'ın
nükleer programının barışçıl yollardan çözümünün Türkiye'nin gündeminin üst
sıralarında yer aldığını belirtti Abdullah Gül.
Kıbrıs
sorununa da değindi Cumhurbaşkanı. Kıbrıs soruna çözümün eşit statüye sahip iki
kurucu devletten yeni bir ortaklık devleti kurulmasından geçtiğini söyledi.
Ada'daki iki liderin çözüm için başlattığı görüşmeleri memnuniyetle
karşıladığını vurguladı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. Ayrıca 2004 yılında Annan
planını kabul eden Kıbrıs Türklerine yönelik haksız kısıtlamaların da
kaldırılması gerektiğini tekrarladı.
Son
olarak Türkiye'nin yaklaşık yarım yüzyıldır Güvenlik Konseyi'nde temsil
edilmediğini vurgulayan Abdullah Gül Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi geçici
üyeliğinin ve ekonomik, sosyal, kültürel vasıflarının Konsey'in çalışmalarına
yarar sağlayacağını savundu. Türkiye'nin Güvenlik Konseyi adaylığı için
rakipleri İzlanda ve Avusturya. Geçici üyeler Ekim ayı ortasında yapılacak
seçimlerde belirlenecek.
Birleşmiş Milletler'in 63'üncü
dönem toplantılarına katılmak ve ikili temaslarda bulunmak üzere New York'ta
bulunan Dışişleri Bakanı Ali Babacan, dün akşam Dış İlişkiler Konseyi adlı
düşünce kuruluşunda bir konuşma yaptı.
Dışişleri Bakanı Ali
Babacan'ın Dış
Politika Konseyi'ndeki konuşmasında uluslararası konulara değindi, bunlardan öne çıkanlar Irak, Türk - Amerikan ilişkileri, Türkiye - Ermenistan
ilişkileri oldu.
Irak'ta barış sağlanmadan Orta Doğu'da
istikrarın sağlanamayacağını vurgulayan Ali Babacan, Irak'ta güvenliğin
sağlanması ve siyasi sürecin ilerlemesi için öncelikle ülkedeki tüm etnik
grupların uzlaşması gerektiğini kaydetti. Türkiye'nin Irak'ı yeniden
yapılandırma çalışmalarını desteklediğini belirten Ali Babacan; karşılığında
hem merkezi hükümetten hem de Irak'ın kuzeyindeki yönetimden PKK ile mücadelede
destek beklediğini kaydetti.
Irak'taki durumun
Türk - Amerikan ilişkilerini de
olumsuz etkilediğini söyleyen
Babacan, Türkiye'deki
Amerika karşıtlığının Irak sorunundan kaynaklandığını
belirtti. İtalya'nın da bir terör örgütü liderini barındırdığı zaman Türkiye'de
İtalya karşıtı protestolar düzenlendiğini hatırlatan Babacan, durumun değişmesiyle İtalya karşıtlığının da azaldığını
kaydetti.
Kuzey Irak'ta PKK'yla mücadele için Amerika'yla işbirliği
yapmaya başladığımızdan beri ilişkilerde düzelme görülüyor. Bu olumlu bir
gelişme. Geçtiğimiz yıllarda Amerika'nın PKK'ya silah verdiği yolundaki
haberler çıktı. Irak ordusuna verilen silahlar güvenliğin sağlanamaması
nedeniyle teröristlerin eline geçiyordu. Bu konudaki soruşturma devam ediyor.
Amerika ile istihbarat paylaşmaya başlamamızdan beri durum iyiye gidiyor. Türk
- Amerikan ilişkilerinin gelecekte daha da düzeleceğinden şüphem yok.
Dışişleri Bakanı Ali
Babacan'ın Dış İlişkiler Konseyi'ndeki konuşmasında Türkiye - Ermenistan
ilişkileri de gündeme geldi. Ermenistan, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki
sorunların birbirleriyle bağlantılı olduğunu kaydeden Babacan, Ermenistan'ın
hem Azerbaycan'la hem de Türkiye'yle olan sorunları çözmek için istekli
olduğunu belirtti.
1915 olayları da dahil olmak üzere Türkiye ile Ermenistan arasındaki birçok
konuyu görüşüyoruz. Birinci Dünya Savaşı sırasında dünyanın farklı bölgelerine
trajediler yaşandı. Ermeni yetkililere, tarihçilerden oluşan bir komisyon
kurulması önerisinde bulunduk. Yapılacak araştırmalarda çıkacak sonuçları da
kabul edeceğimiz konusunda anlaştık. Bu öneriyi 2005 yılında yapmıştık.
Görüştüğümüz konulardan biri de bu.
Babacan Cuma günü
Azerbaycan
Dışişleri Bakanı Elmar
Memmedyarov ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Edward Nalbandyan'la ilk üçlü görüşmeleri yapacaklarını da sözlerine
ekledi.