Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'in, 2009 yılında ülkede yapılacak genel seçimlerde Sosyal Demokrat Parti SPD'nin başbakan adayı olacağı açıklandı, öte yandan SPD genel başkanı Kurt Beck görevinden istifa etti, yerine ondan önce bu görevde bulunan eski genel başkan Franz Müntefering getirildi.
Alman Sosyal Demokrat Partisi SPD'deki gelişmelerin hızı ve boyutu sürpriz olarak nitelense de, esasında SPD içinde uzun bir süredir yaşanan huzursuzluğun doğal bir sonucu. Eski Başbakan Gerhard Schröder sonrası dönemde, 2005'de Birlik Partileri ile küçük partner olarak koalisyona giden SPD, son iki yıl içinde büyük oranda kan kaybetti. Kamuoyu desteği yüzde 35'den yüzde 25'lere inen parti, Schröder'in imzasını taşıyan Ajanda 2010 adlı radikal reform programı nedeni ile seçmen tarafından Almanya'da sosyal devletin budanmasının sorumlusu olarak niteleniyor.
Bu arada Sosyal Demokrat Parti'den kopanların katılarak
güçlendirdiği Sol Parti'nin SPD'nin en büyük rakibi haline gelmesi, genel başkan Beck'in de, Hessen'deki eyalet
seçimlerinden sonra, Sol Parti ile ittifakı desteklemesi partide fırtınayı
koparan son gelişmeler oldu. Beck'in dün gerçekleşen SPD merkez yürütme kurulu
toplantısında istifaya zorlanması, Berlin'deki yorumcular tarafından 'siyasi
darbe' olarak nitelenirken, Steinmeier'in başbakan adayı gösterilmesi, partinin
liberal-muhafazakar kanatının zaferi olarak tanımlandı. Bu kanadın
en önemli ismi olan Franz Müntefering'de Beck'den boşalan koltuğa iki yıl sonra
yeniden oturdu. Almanya'da genel seçimler 2009 Eylül'ünde gerçekleşecek. Şimdi
kamuoyu ve medya partinin zirvesindeki bu depremin ve Steinmeier'in başbakanlık adaylığının SPD'yi tekrardan eski gücüne
kavuşturup, kavuşturamıyacağını soruyor.
SPD Federal milletvekili Lale Akgün
Steinmeier-Müntefering ikilisinin SPD'ye yeni bir heyecan katacağını savunuyor.
Konuyla ilgili ilk yorumlarda, SPD'deki sarsıntının sonuçta gene Sol Parti'yi
güçlendirecegine vurgu yapılıyor. SPD'den ayrılarak Sol Parti'ye geçenlerden
Federal milletvekili Hakkı Keskin Steinmeier'in başbakanlık adaylığının Sol
Parti'nin siyasi yelpazedeki yayılışını engellemeyeceği görüşünde. Ülkenin
önündeki 12 ayın Alman siyaseti ve koalisyon hükümeti için zor geçeceğini
şimdiden tahmin etmek zor değil.
Bu arada SPD'nin başbakan adayı Steinmeier, Dışişleri Bakanı olarak görev aldığı son üç yılda Türkiye'nin AB sürecine verdiği açık ve net destekle dikkati çekti. Çeşitli ortamlarda Başbakan Merkel'in imtiyazlı ortaklık düşüncesini sert bir dille eleştiren ve AB'nin Türkiye'nin üyeliğine ihtiyacı olduğunu, Türkiye'nin ise gerekli koşulları yerine getirdiği an üye olabileceğini söyleyen Steinmeier, bundan kısa bir süre önce de Ankara'nın Kafkaslar'da ve Ortadoğu barış sürecinde üstlendiği rolden çok olumlu sözlerle bahsetmişti.