Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev Gürcistan’ın ayrılıkçı bölgeleri Abhazya
ve Güney Osetya’yı resmen tanıyan belgeleri
imzaladı. Uzmanlar bu adımın Rusya’nın kendi içinde de ayrılıkçı akımları
körükleyebileceğini söylüyor.
Devlet Başkanı Medvedev, Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’yı resmen tanıdığını beş dakikalık bir ulusal televizyon konuşmasında açıkladı. Medvedev Gürcistan’ı da Abhazya ve Güney Osetya’daki yerel halka etnik temizlik uygulamakla suçladı.
Tanıma kararının kolay olmadığını söyleyen Medvedev, bu bölgelerdeki insanların hayatlarını kurtarmak için başka çare olmadığını öne sürdü.
Tanıma kararının Osetyalı ve Abhazyalı halkların bağımsızlık isteği doğrultusunda alındığını belirten Medvedev, BM 1970 tarihli uluslararası bildirgesi ve Helsinki kararlarının da gözönüne alındığını söyledi.
Bağımsız Rus uzman, Alexander Konovalov kararın Helsinki Anlaşmasına ters düştüğünü savundu. 1975 tarihli Helsinki Anlaşması Avrupa’nın savaş sonrası sınırlarının ihlal edilemeyeceğini vurguluyor.
Konovalov bu kararın Rusya’ya zarar vereceğini çünkü Moskova’nın bundan böyle Kosova’nın Amerika ve Batılı ülkeler tarafından tanınmasına karşı çıkamayacağını belirtiyor.
Rus uzman, Abhazya ve Güney Osetya’nın tanınmasının Kafkaslar için saatli bomba anlamına geldiğini söylüyor. Abhazlar'ın ve Osetyalılar'ın Gürcistan’dan ayrılmasına izin veren Rusya, Çeçenler ve İnguşlar’ın Rusya’dan ayrılma isteği karşısında nasıl bir tavır izleyecek? Konovalov, saatli bombanın ne zaman patlayacağını bilmediğini ancak patlayacağından emin olduğunu söylüyor.
Tiflis’teki Avrupa Entegrasyon Forumu Başkanı Soso Tşişkarişvili, Medvedev’in kararının, etnik ayrımcılığı artıracağını ve Rusya’da ayrılıkçı hareketleri körükleyeceğini söylüyor. Medvedev’in Abazya ve Güney Osetya’yı tanımakla dargörüşlü bir lider olduğunu gösterdiğini belirten uzman, Rus liderin seçilmemiş ancak atanmış bir lider olduğunu ve kendisine Rusya’nın uluslararası sorumluluklarını yerine getirmesi konusunda güvenilmeyeceğini belirtiyor.
Gürcistan yönetimini de eleştiren Tşişkarişvili, Cumhurbaşkanı Mikhail Saakaşvili'nin iç siyasi desteği kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını söylüyor.
Tşişkarişvili, Gürcistan halkının mevcut yönetime, durumu uzun vadede kontrol altına alabileceği ya da işbaşında kalabileceği konusunda yeterince güven beslemediği görüşünde.