Christian Science Monitor, AKP hakkındaki kapatma davasının Türkiye’deki medyayı da ikiye böldüğünü yazıyor. Haberde, neredeyse tüm yayın organlarının taraf olduğu belirtiliyor ve objektif haber veren bağımsız bir medyadan söz etmenin çok zor olduğu vurgulanıyor:
"Türkiye’de medyanın dezenformasyon aracı olarak kullanılması yeni bir şey değil. 1987 yılında ordunun İslamcı Refah Partisi’ni şiddet kullanmadan hükümetten uzaklaştırdığı ve Postmodern darbe olarak bilinen süreçte, fabrikasyon haberler önemli bir rol oynamıştı. Ancak bazı uzmanlara göre, güçlü bir İslamcı medyanın ortaya çıkması ve Sabah-ATV grubunun başbakanın damadının yönetimde olduğu bir gruba satılması gibi bazı kuşkulu gelişmeler, hükümete medyada büyük bir güç kazandırdı. Medya eleştirmenlerine göre gazeteler arasındaki kavga sertleşirken, vatandaşların inanabilecekleri haberler okuma şansı da giderek azalıyor."New
York Times Pekin Olimpiyatları öncesinde Başkan Bush’un Çin’deki insan
hakları ihlalleri karşısında sessiz kalmasını eleştiriyor. Gazete, Bush’u
özgürlükler konusunda çifte standart sahibi olmakla suçluyor:
Washington
Post Zimbabve’de Robert Mugabe yönetimi ile muhalifler arasında yapılan
görüşmelerin anlaşmazlıkla sonuçlandığını belirtiyor. Gazete, Mugabe’nin
muhalif lider Morgan Tsvangirai’yi kendine tabi kılarak iktidarını sürdürmeye
çalıştığını iddia ediyor:
"Tsvangirai ve Batılı ülkeler böyle bir
manevraya izin vermemelidir. Eğer görüşmeler devam ederse, kabul edilebilir tek
sonuç Mugabe’nin görevi devretmesi, kendisini destekleyen çetelerin dağıtılması
ve seçimlerin tekrarlanması olmalıdır. Muhalefet, Mugabe ve yardımcılarına
zaten dokunulmazlık önermişti. Gerekirse, çaldıkları malların bir kısmını
ellerinde tutmalarına da izin verilebilir. Ancak Mugabe görevden ayrılıncaya
kadar dışlama ve cezalandırma politikası devam etmelidir."
Los Angeles Times Belçika’da Valonlar ile Flamanlar arasındaki ayrılığın ülkeyi bölünme noktasına getirdiğini kaydediyor. Yapılan yorumda Belçika’da yaşanacak gelişmelerin başta Avrupa birliği olmak üzere bütün dünyada etkisini hissettireceği vurgulanıyor:
"Bölgesel çıkarları destekleyen Avrupa Birliği, merkezi yönetimlerin otoritesini zayıflattı. Belki Belçika vatandaşlarının artık ortak bir noktaları kalmamıştır ve Valonlar ile Flamanlar’ın boşanması daha iyi olur. Ancak hiçbir boşanma sancısız olmaz ve etnik milliyetçilik hiç de istenmeyen sonuçlar doğurur. Geçmişte kan ve toprak bağının öne çıktığı dönemde Avrupa’da neler yaşandığını henüz unutmadık. Avrupa Birliği, bunu amaçlamasa bile, İkinci dünya Savaşı sonrasında önlemeye çalıştığı bölgeci anlayışları güçlendiren bir konuma geldi."