Washington Times, Türkiye'de laikler ile dinci kesim arasındaki gerginliğin giderek arttığına dikkat çekiyor. Heritage Vakfı'ndan Helle Dale'in imzasını taşıyan makalede, özelikle Türkiye'deki bu mücadelenin Batı açısından da büyük önem taşıdığı vurgulanıyor:
"Türkiye yıllarca din ile
siyaset arasındaki sıkıntılı sorunları başarıyla çözmüş bir Müslüman ülke
olarak örnek gösterildi. Endonezya gibi bazı Asya ülkeleri de bu sorunu çözmeyi
başarmıştı. Doğu ile Batı arasındaki önemli konumu nedeniyle Türkiye, bir model
arayan Batılılar açısından cazip bir örnek teşkil ediyordu. Amerika, bütün bu
süreç boyunca Türkiye'nin sadık bir
müttefiki olmayı sürdürürken, Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin Avrupa'yla
bütünleşme isteğine cevap vermemesi, çok vahim bir hata oluşturuyor."
Washington Post, Demokrat başkan adayı Barack Obama'nın Irak politikasını eleştiriyor. Gazete, Obama'nın Irak'taki somut koşulları göz ardı ederek, çekilme konusunda katı bir tavırda ısrar etmesini anlamsız buluyor:
"Irak'tan çekilme konusuyla ilgili değişik planlar arasındaki asıl fark öngörülen takvimlerle değil, çekilme koşullarıyla ilgili. Iraklı yetkililer ve Cumhuriyetçi aday John McCain, çekilme takviminin, Irak güçlerinin görevi Amerikan askerlerinden devralma kapasitesiyle ilişkilendirilmesini istiyor. Obama'nın stratejisinde ise böyle bir ilişkiye yer yok. Obama, Iraklıların kendi ülkelerinin sorumluluğunu üstlenebilmesi için Washington'un tek taraflı olarak bir takvim belirlemesi gerektiği inancında. Obama bu stratejisini hayata geçirirken taktik düzenlemeleri yapmak amacıyla Iraklı yetkililer ve Irak'taki Amerikalı komutanlarla görüş alışverişinde bulunacağını söyledi. Eğer Obama gerçekten de onların tavsiyelerini dikkate alacaksa, niçin böylesine bağlayıcı açıklamalar yaptığını anlamak çok zor."
Christian Science Monitor, Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı'nın Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir hakkında tutuklama kararı istemesini eleştiriyor ve "Darfur'da barış, adaletten daha önemlidir" sözleriyle yorumluyor. Gazete, Darfur'a barış gelmesini sağlayacaksa el Beşir hakkındaki suçlamaların düşürülmesi gerektiğini savunuyor:
"Tıpkı 1990'lı yıllarda
Sierra Leone'deki iç savaşta olduğu gibi, bazen adaletin bir tarafa bırakılması
veya barışa kurban edilmesi gerekebilir. Sierra Leone'de, isyancıların
liderlerinin yargılanmayacağı yönündeki karar, barışı sağlamıştı. Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi'nin Darfur'da barışı sağlayacak bir gücü yok. Ancak
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Beşir'i yargılama kararını askıya alma yetkisi
var. Eğer bu adım görüşmeler yoluyla bir uzlaşmaya varılmasını sağlayacaksa,
denenmesi gereken bir yoldur. Barış
ihtiyacı öncelik taşıyor. Adaletin sağlanması ise daha sonraya bırakılabilir."
Boston Globe, Bush yönetimini konut kredisi piyasasında büyük bir önem taşıyan Fannie Mae ve Freddie Mac'i kurtarmak için geç kalmakla suçluyor. Gazete, yönetimin yıllarca piyasalarda yaşananları izlemekle yetindiğini hatırlatıyor:
"Bush yönetimi Fannie Mae ve Freddie Mac'i kurtarma kararıyla federal hükümetin mali piyasalara müdahale etmek zorunda olduğunu bir biçimde kabullenmiş oldu. Bu iki şirketi kurtarmak için atılan adımlar, konut kredisi piyasalarını ayakta tutmak için gerekliydi. Ancak Bush yönetimi daha önce harekete geçmiş olsaydı, buna hiç gerek kalmayacaktı. Mali piyasaların düzenlenmesine felsefi olarak karşı çıkan bir yönetim, piyasalardaki ölçüsüzlüğün bir felakete yol açabileceğini artık anlamış görünüyor. Keşke bunun farkına daha önce varılmış olsaydı."