Erişilebilirlik

Obama ve McCain'in Dış Politikası


Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerden sonra, ya Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Senatör John McCain, ya da Demokrat Parti'nin başkan adayı Barack Obama Beyaz Saray'a yerleşecek.

Peki bu iki adayın diş politikaları, dünyaya bakışları konusunda ne söylenebilir? Cumhuriyetçi Parti başkan adayı John McCain, asker kökenli ve diş politikada "realist" olarak tanınıyor...

Beş yıl Vietnam’da esir kalan John McCain, askeri tecrübesine dayanarak siyasi açıdan realist ve idealist olduğunu söylüyor: “Kalıcı bir barışa ulaşmak için çok çalışmamız gerekiyor; yaratıcı olmamız lazım. Dünyanın sadece güzel bir yer olmasını istemek yetmiyor. Düşmanlarımız var. Bu düşmanlar can almaktan çekinmiyor, ve ellerinde olsa bize en korkunç silahlarla saldırırlar.”

McCain, terörle mücadelenin en önemli unsurunun Irak’ta zafere ulaşmak olduğunu söylüyor. McCain’den tamamen farklı olarak, Demokrat Parti Başkan Adayı Barack Obma, Irak’tan askerlerin biran önce çekileceğini söylüyor. McCain, ayrıca İran’ın nükleer silah edinmesinin engellenmesi gerektiğini vurguluyor.

Dış İlişkiler Konseyi uzmanı Peter Beinart, McCain, askeri kökenleri nedeniyle silahlı kuvvetlere güvendiğini düşünüyor: “Bence McCain geleneksel bir muhafazakar. Yani dünyayı işbirliği imkanları açısından değil, çatışma olasılığı açısından değerlendiriyor. Dolayısıyla askeri tehdit gibi konulara daha fazla odaklanıyor.”

Irak’a defalarca giden McCain, askerlik yaptığı için savaşın tehlikelerini bildiğini söylüyor.

Rakibi Obama ise, McCain seçilmesinin Başkan Bush’un “üçüncü dönemi” olacağını söylüyor.

Heritage Vakfı uzmanı Helle Dale, Bush ile McCain’in, bazı konularda hemfikir olduklarını, ancak McCain’in siyasi olarak tanımlamanın daha zor olduğunu söylüyor: “McCain siyasi tanımlama yapmak zor, çünkü bazı konularda muhafazakar değil. Onun için McCain’i değerlendirirken konulara bakmak gerekiyor. Örneğin, Irak, terörle mücadele, demokrasi ve özgürlük gibi konulara bakarsanız, yeni muhafazakarlardan olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak, iklim değişikliği, uluslar arası örgütlerin önemi, Avrupa Birliği’yle ilişkiler gibi konulara bakarsanız, muhafazakar olduğu söylenemez.”

Dale, McCain partisi içinde bağımsız bir kişiliğe sahip olduğunu ve bazı görüşleri nedeniyle partinin tepkisini çektiğini de hatırlatıyor.

Washington’daki hemen herkez McCain’in güçlü kişiliğini ve silahlı kuvvetlerde hizmet etmesini takdirle karşılıyor. McCain de, seçim kampanyası sırasında bu konuları öne çıkarıyor.

Senatör John McCain, özellikle asker kökenli olduğu için, Türkiye'nin stratejik önemini takdir eden bir lider. Türkiye'ye yakınlığıyla da tanınan McCain, örneğin, Ermeni tasarıları konusunda hep Türkiye’den yana bir tutum sergiledi...

Peki ya Demokrat Parti'nin başkan adayı Senatör Barack Obama? Obama, Washington'da "yeni" sayılacak bir isim. Amerikan Senatosu'na 2004 yılında seçilmişti. Obama, başkan seçildiği takdirde, Amerikan diş politikasının yönünü değiştireceğini söylüyor...

Irak’tan askerlerin çekilmesinden; İran’ın nükleer silah edinmesinin engellenmesine ve Guantanamo askeri hapishanesinin kapatılmasına kadar... Demokrat Parti Başkan adayı Barack Obama, dış politikaya yeni bir yön vereceğini söylüyor: “Köklü bir değişiklik istiyorum. Artık yeni bir sayfa açma zamanı geldi. Dünyaya örnek olmamızın zamanı geldi.”

Obama dış politikada Demokrat Parti’nin önde gelen başkanları gibi düşünüyor. Harry Truman ve John Kennedy gibi, o da demokrasi ve insan hakları vurgusu yapıyor. Bunlar olmadan yoksulluk ve umutsuzluğun giderilemeyeceğini söylüyor.

Dış İlişkiler Konseyi uzmanı Peter Beinart açıklıyor: “Obama, Başkan Woodrow Wilson gibi, küresel anlamda ortak tehditlerle karşı karşıya olduğumuza inanıyor: küresel ısınma, sağlık, ekonomik sorunlar gibi. Ve bu ortak tehditlere karşı işbirliği yapılması gerektiğini düşünüyor.”

Irak’tan kademeli olarak asker çekme sözü veren Obama, 16 ay içinde bütün muharip birliklerin çekileceğini söylüyor. Amerika İsrail Halkla İlişkiler Komitesi yıllık konferansında konuşan Obama, İran konusunda da şöyle konuştu: “İran’ın nükleer silah edinmesini engellemek için elimden gelen herşeyi yapmaya kararlıyım. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.”

Rakibi Cumhuriyetçi Parti başkan adayı John McCain, Obama’nın dış politika konusunda tecrübesiz olduğunu söylüyor. McCain, özellikle Obama’nın düşman ülkelerin liderleriyle görüşeceğini söylemesini eleştiriyor: “Amerikalıların, Havana ve Pyongyang’da oturan zalimlerle önkoşulsuz görüşeceğini söyleyen bir başkan adayının ne yapmak istediğinden kaygı duyması gerekir.”

Obama eleştirileri reddediyor ve Cumhuriyetçi Partili Başkan Ronald Reagan’ın da düşman ülkelerle masaya oturduğunu hatırlatıyor. Heritage Vakfı uzmanı Helle Dale, deneyimsizliğinin Obama’nın en zayıf yanı olduğunu düşünüyor. “Daha senatör olarak bir dönemini bile tamamlamadı. Dış politika konusunda gerçekten tecrübesiz. Bazı konuşmalarına bakınca uluslararası politikaların nasıl işlediğini gerçekten hiç anlamadığı iyice ortaya çıkıyor.

Obama’ysa, Endonezya’da yetiştiği ve farklı bir etnik kökeni olduğu için Amerikan dış politikasına farklı bir bakış açısı getireceğini savunuyor.

Beinart, yurtdışı deneyimi olan Amerikan başkanlarının hep Avrupa’da yaşadığını hatırlatıyor. “Endonezya gibi Müslüman bir ülkede yaşaması; babasının bir üçüncü dünya ülkesinden olması, yabancıların Obama’ya bakış açısını değiştirecek, yabancı ülke liderlerini de etkileyecektir. Ancak, ne olursa olsun, Amerika’nın çıkarları her zaman ön plana çıkacak ve bu da başka ülkelerle sorun yaratacaktır.”

Amerika dışında Obama’nın seçim kampanyasına bu kadar ilgi duyulmasının nedeni, senatörün benzersiz geçmişi ve Amerikan dış politikasında yeni bir sayfa açma sözü olabilir

Genelde Türkler, Obama'nin diş politikası konusunda biraz daha kaygılı - bunun başlıca nedeni Obama'nın fazla tanınmıyor olması... Obama, Ocak ayında, California önseçimlerinden önce Ermeni Lobisi’ne gönderdiği mektupta, Başkan seçildiği takdirde, 1915 olayları konusunda "soykırım" ifadesini kullanacağını belirtmişti. Amerika'da siyasetçiler genelde seçimlerden önce bu tür sözler verirler... Nitekim Başkan Bush da, Başkan Clinton da seçim kampanyaları sırasında benzer ifadeler kullanmıştı. Ancak, Obama'nin bu tutumu, Türkleri kaygılandırdı...

Amerika’nın Sesi Yunanistan yayın bölümünün geçtiğimiz günlerde yayınladığı haberde de, Obama, Heybeliada ruhban okulunun açılması ve Fener Rum Patriği'nin “ekümenik” statüsünün tanınması çağrısında bulundu. Obama, Kıbrıs’ta birleşmiş milletler öncülüğünde iki toplumun da kabul edeceği bir çözümden yana olduğunu da belirtti.

Anlaşılan o ki, Amerika’da yaşayan Türkler, Barack Obama'nın diplomasiye ağırlık veren diş politikasını beğenmekle birlikte, John McCain'in Türkiye yanlısı tutumunu da göz ardı edemiyor.

XS
SM
MD
LG