Erişilebilirlik

7 Mayıs Amerikan Basınından Özetler


Washington Post Burma’da en az 22 bin kişinin ölümüne yol açan tayfun felaketini “büyük bir trajedi” olarak tanımlıyor. Yapılan yorumda, ölü sayısının bu kadar çok olmasında, ülkedeki iktidarı elinde tutan askeri yönetimin de sorumluluğu olduğu belirtiliyor:

Cuma günü tayfun yaklaşırken, askeri yönetim halkı uyarmadı. Pazar günü ölü sayısını sadece 351 olarak açıkladı. Pazartesi günü yüz binlerce insan yaşam mücadelesi verirken, resmi medyanın gündemindeki konu, yardım çalışmaları değil, yapılacak anayasa değişikliği referandumuydu. Referandumun ertelenmesi yönündeki çağrılar, cevapsız kaldı. Tıpkı Mao yönetimindeki Çin veya Kim Jong İl yönetimindeki Kuzey Kore gibi, Burma’daki askeri yönetim de kendi siyasi projelerini değiştirmek veya yabancıların ülkeye girmesine izin vermek yerine on binlerce kişinin ölümüne seyirci kalmayı tercih ediyor.

Christian Sicence Monitor de Burma’da demokrasinin olmamasının, felaketin boyutlarını artırdığı yorumunda bulunuyor. Gazete, ülkedeki askeri yönetimin, muhalif Budist rahiplerin gösterilerini bastırma konusunda gösterdiği hassasiyeti, felaketzedelere yardım götürmek konusunda göstermediğini vurguluyor:

Burma’da 1988 yılından bu yana demokrasi isteyen yüzlerce kişi öldü. Şimdi de demokrasi ve şeffaflığın olmaması nedeniyle yönetim, yaşanan felakete müdahale etmekte çok geç kaldı ve bu nedenle çok daha fazla insan hayatını kaybetti. Önümüzdeki günlerde generaller, kendilerine yönelik protestoları engelleyecek, ancak iktidarlarını sarsmayacak ölçüde bir yardımı kabul edebilirler. Şimdi, bütün dünya Burma’daki despot yönetime, dünyadan soyutlanma politikasının bu tür büyük felaketlerle başa çıkmakta işe yaramadığını anlatmalıdır. Uluslararası topluluk, yapılacak yardımları, Burma’da gerçek demokrasiye giden yolun açılmasına araç olarak kullanmanın yolunu bulmalıdır.

USA Today Kuzey Carolina ve Indiana eyaletlerindeki ön seçimlerin ardından Hillary Clinton’ın adaylıktan çekilmesi yönündeki baskıların artacağı görüşünü savunuyor. Ancak gazete, Barack Obama ile Clinton arasındaki adaylık yarışının sürmesinin, Demokrat Parti açısından daha faydalı olabileceğini savunuyor:

Şu ana kadar, yarışın böylesine uzamasının olumlu etkileri daha fazla oldu. Adaylar arasındaki mücadele, seçimlere olan ilgiyi artırdı. Salı günkü önseçimlere katılım rekor düzeydeydi. Özellikle, seçimlere fazla ilgi göstermeyen genç seçmenlerin büyük bir kısmı sandığa gitti. Önseçimlerdeki belirsizliğin uzaması sayesinde hem adaylar Amerika’yı, hem de Amerikalılar adayları daha iyi tanıdı. Cumhuriyetçi Partiden adaylığı kesinleşen senatör John McCain, Demokrat Partideki bu çekişmeyi sessiz sedasız bir biçimde büyük bir keyifle izliyor olabilir ama er ya da geç, spotlar ona da çevrilecektir.

Boston Globe Rusya’da devlet başkanlığı görevini devralan Dimitriy Medvedev’in, Vladimir Putin’le uzun süredir birlikte çalışmasına rağmen farklı toplumsal kökenlere sahip olduğunu yazıyor. Gazetede yer alan yorumda, Medvedev ile Putin’in eninde sonunda karşı karşıya geleceği öne sürülüyor:

Bir süre sonra Medvedev, kendi ayakları üzerinde durmak isteyecektir. Ne de olsa devlet başkanlığını yürütecek olan kişi, Medvedev’in kendisi olacaktır ve başbakanları atama yetkisi de devlet başkanınındır. Tıpkı, babalarının çağın gereklerini anlamaktan uzak olduğunu düşünen evlatlar gibi, Medvedev de en geç iktidarının ikinci döneminde artık Putin’in yol göstericiliğine ihtiyaç duymayacaktır.



XS
SM
MD
LG