Amerika’daki başkanlık seçimi dünyanın birçok yerinde yakından izleniyor. Farklı ülkelerden gelen binlerce gazeteci, ülkeyi eyalet eyalet gezen başkan adaylarını takip ediyor; onların konuşmalarını, önseçimlerde aldıkları oyları anında çalıştıkları medya kuruluşlarına aktarıyor. Ancak Amerika’da, bazı medya organları için çalışanlar var ki bu gazetecilerden çok farklı. Çünkü onlar sıradan Amerikalılar. Iowa ve New Hampshire’daki ön seçimleri izleyen bu Amerikalılar, seçim faaliyetlerini bazı Internet siteleri için yorumladı. Amerika’da, “medyanın değişen yüzünü” ortaya koyan bu durum, artık seçim yarışının da eskisinden çok farklı bir kulvarda seyrettiğini gösteriyor.
Bu yılki ön seçimleri 2500 gazeteci izledi. Bunların çoğu Internet sitesi, küçük gazeteler, Internet blog’ları ve video siteleri gibi alışılmamış medya kuruluşları için çalışıyor. YouTube adlı web sitesinin sahibi olan Google şirketi sıradan vatandaşların seçim kampanyasını kendi imkanlarıyla gazeteci gibi izlemesini teşvik ediyor. Google’ın siyasi direktörü Steve Grove, YouTube’un sıradan vatandaşlar için günlük konuları izlemek ve kendi düşüncelerini yansıtmak için bir ortam olduğunu söylüyor. Grove şöyle konuşuyor: “Neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar veren medyanın o geleneksel filtresi burada yok. Sıradan kişiler ‘bu benim düşüncem ve bu da düşüncemi gösteren video. İster izlersiniz, ister izlemezsiniz’ diyebiliyor.”
YouTube’a video görüntüsü yükleyen gruplardan birinin adı “Why Tuesday?”: “Neden Salı?” Grubun direktörü Jacob Soboroff Amerikan siyasi sisteminin seçimlerin Salı günü yapılmasının birçok kişinin oy kullanmasını zorlaştırdığını savunuyor. 200 yıl önce çiftçilik yapan halk için bu yöntemin uygun olduğunu belirten uzman, bugünse kent yaşamında bunun zorlaştığını söylüyor.
Soboroff, “Biz diyoruz ki oy verme sistemine ayrıntılı ve dürüst bir şekilde bakalım, açık ve doğru bir tartışma başlatalım. Biz yanıt bulmaya çalışmıyoruz. Sadece konuyla ilgili soru üretiyoruz,” diyor. Jacob Soboroff “Neden Salı?” adlı grubun video görüntüleri sağlayan sıradan vatandaşlardan çok yararlandığını söylüyor. Vatandaşların gazetecilik yapıp seçilmiş yetkililerin yaptıklarını gözler önüne serdiğine dikkat çeken Soboroff, bu durumun geleneksel medyada rastlanılan bir şey olmadığını, seçmen sayısının arttırılması için yapılması gerekenin bu olduğunu belirtiyor.
Drake Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Arthur Sanders bu durumu yakından izleyenlerden biri. Sanders, teknolojinin sunduğu fırsatı görüyor ancak medyanın daha az güvenilir kaynaklar yüzünden okuyucu ve izleyici kaybetmesini tehlikeli buluyor. Sanders şöyle konuşuyor: “Gruplaşmanın getirdiği tehlike ve riskler var. Internet teknoloji olarak bizi daha fazla gruplara bölme riski getiriyor.” Arthur Sanders, her geçen gün daha az kişinin gazete okuduğunu ve televizyon haberi izlediğini söylüyor. Sanders’a göre, blog’lar ve video sitelerinden oluşan yeni medya izleyicisinin sayısıysa yeterince hızlı artmıyor. Prof. Sanders, “Bu teknolojinin en büyük etkilerinden biri daha az kişinin siyasete ilgi gösteriyor olması. Ancak siyasete ilgi duyanlar için kaynak sayısı her zamankinden daha fazla,” diyor. Sanders ve onun gibi siyaset ve gazeteciliği izleyen akademik araştırmacılar seçimlerle birlikte tabandan doğan medyanın etkilerini araştırmaya devam edeceklerini söylüyor.