Erişilebilirlik

'Sorun Türkiye'de Çözülmeli'


Hakkında 15 yıl hapis istemiyle dava açılan Demokratik Toplum Partisi İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel Amerika’daki temasları sırasında Türkiye’de Kürt sorunu ve Türk ordusunun kuzey Irak’a yaptığı kara operasyonuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

New York Üniversitesi’nde bir konuşma yapan Tuncel, Kürt sorununun Irak topraklarında değil, İstanbul’da Ankara’da çözülebileceğini söyledi. Başkent Washington’da da bir dizi temaslarda bulunan Sebahat Tuncel Amerika’nın Sesi’nden Özge Övün'ün sorularını yanıtladı.

Sebahat Tuncel “Sorun artık Kürt sorunu değil, bir Türkiye sorunudur” diyerek şöyle devam etti: “Türkiye’nin bu sorunu çözmesi gerekiyor. Bunun için bilindik eski yöntemlerle baskı, inkar, asimilasyon, şiddet politikalarıyla değil bu halkın taleplerini dikkate alarak bir çözüm geliştirmesi gerekiyor. O açıdan sorun dışarıda değil, Türkiye’nin içerisinde. Türkiye kendi yurttaşlarıyla tartışarak sorunu çözmeli. Türkiye’de yaşayan yurttaşlar sorununun Türkiye’de çözülmesini istiyor.”


Söyleşinin tam metni:

Özge Övün: Amerika’daki temaslarınız sırasında çeşitli kuruluşlarda konuşmalar yaptınız. Bunlardan biri de New York Üniversitesi’ndeki konuşmanızdı. Bu konuşmanızda Kürt sorununun çözümünün sınırları ötesinde aranmaması, bunun İstanbul’da Ankara’da çözülmesi gerektiğini söylediniz. Bununla ne demek istediniz?

Sebahat Tuncel: Türkiye’de tabi yıllardır, 30 yıllık Türkiye siyasi tarihine damgasını vuran bir olay yaşanıyor. Türkiye’de yaklaşık 20 milyon Kürt var ve bu Kürt halkı kendi kimlik ve kültürel haklarını, ana dilde eğitim gibi haklarını kullanamıyor. Dolayısıyla bunun sonucunda da yaşanan çatışmalı bir ortam var. Kimisinin düşük yoğunluklu savaş dediği, kimisinin savaş, kimisinin çatışma dediği bir süreç yaşanıyor. Ve bu sorun Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde. Irak sınırlarında değil. Tabi dünya genelinde Kürtler dört parçada yaşamak zorunda ama Türkiye’de yaşayan yurttaşlar Kürt sorununun Türkiye’de çözülmesini istiyorlar. O açıdan bugün Kürtler sadece Diyarbakır, Van, Muş, Siirt gibi yerlerde değil Ankara, İstanbul, İzmir, Manisa gibi yerlerde de aşıyorlar. Dolayısıyla Türkiye’nin her yerine yayılmış durumdalar. O açıdan da aslında artık Kürt sorunu değil, bir Türkiye sorunu. Ve Türkiye’nin bu sorunu çözmesi gerekiyor. Bunun için de bilindik, eski yöntemlerle değil, işte baskı, inkar, asimilasyon, şiddet politikalarıyla bu halkın taleplerini dikkate alarak bir çözüm geliştirmesi gerekiyor. O açıdan sorun dışarıda değil, Türkiye’nin içerisinde. Türkiye kendi yurttaşlarıyla tartışarak sorunu çözmelidir.

Özge Övün: Evet ama PKK’nın Irak’ın kuzeyinde bazı kampları olduğu biliniyor ve bu kara harekatı da bunu hedef alıyordu. Sizce kara harekatı bu anlamda başarılı olmadı mı?

Sebahat Tuncel: Kara harekatı başarılı olamadı. Bundan önce de 24 defa sınır ötesi operasyon yapılmıştı. Bu 25.’siydi. 24’ünde de başarılı olunamamıştı. 25’inde de. Tabi başarı dediğiniz şey nedir. Yani eğer Türkiye’de Kürt sorunu gerçekten çözülürse, Türkiye’de insanlar barış, kardeşlik içerisinde, demokrasi içersinde yaşıyorsa, kendilerini özgür hissediyorlarsa başarı budur. Başarı ölmek, öldürmek üzerine yapılan bir siyaset değildir. Dolayısıyla bunun bir defa terk edilmesi gerekiyor. Orada ölen, sınır ötesinde ölen gençler gerilla olsun asker olsun sonuçta emekçi halkın çocukları. Ben şunu biliyorum ve iddia ediyorum, o savaşta ölen birçok çocuk, birçok genç o savaşı istemiyor ya da neden çıktığını dahi bilmiyor. Dolayısıyla ölmek ve öldürmek üzerine yapılan bir siyaset her zaman başarısız olur. Yaşamak ve yaşatmak üzerinde bizim bir siyaset yapmamız gerekiyor. O zaman biz başarılı oluruz. Bugün sınır ötesi operasyon Türkiye’de aslında Türk ve Kürt halkının birlikte yaşama arzusunu zedeledi. 30 yıllık çatışmalı süreçte hiçbir zaman Kürtler bu kadar, ya da Kürtler ve Türkler bu kadar karşı karşıya gelmedi. Bu operasyon ona neden oldu. Oysa operasyon değil, çözüm, demokratik çözüm, barışçıl çözüm konusunda adım atılması çok daha masrafsız olacak. Türkiye emekçilerinin cebinden gitti o savaşa harcanan paralar. Dağı taşı bombalamak öyle kolay masrafsız bir şey değil. Bugün işte arkasında Türkiye’de elektriğe zam, yarın farklı şeylere zam gelecek. Savaş aynı zamanda ekonomik maliyeti olan bir durum. Oysa biz şunu söylüyoruz. Türkiye’de silahların yöntem dışına çıkması mümkün, demokratik ve barışçıl bir çözüm mümkün. Bunun içi de Kürt halkının talepleri dikkate alınmalıdır, operasyon yapmak değil.

Özge Övün: 30 yıldır şiddet vardı diyorsunuz ve PKK’nın çıkış noktası da Kürtlerin bu talepleriydi. 30 yıldır çatışmalar devam ediyor. Siz şiddeti desteklemediğinizi, demokratik, uzlaşmacı çözümden yana olduğunuzu belirtiyorsunuz. Bu aynı zamanda PKK’yı da onaylamadığınız anlamına mı geliyor?

Sebahat Tuncel: Biz Türkiye gerçeğinin farkındayız. PKK Türkiye’de Kürt sorununu bir nedeni değil, bir sonucudur. Eğer nedeni olsaydı, PKK’dan önce Kürtlerin taleplerinin gün yüzüne çıkmamış olması lazım. Bugün PKK’ya 29. isyan deniyor. Demek ki Kürtler bundan önce 28 defa kendi talepleri için, eşitlik, özgürlük talepleri için, kimliğini, dilini özgürce kullanabilmek için bir şekilde isyan etmişler. Bu 29. ise o zaman demek ki PKK’nın ortaya çıkış nedeni Kürt halkının taleplerinin yerine getirilememesi, Kürt halkının kendisini özgür ve eşit bir şekilde hissedememesi. Şimdi Türkiye’de yanlış bir şey var. Sorun terör sorunu olarak ele alınıyor. Dolayısıyla mücadele de terörle mücadele. Siz ne yaparsınız, işte terörüstlere karşı mücadele edersiniz, sorun terör sorunudur. Bu Türkiye’de bugün çıkmazın temel nedenidir. Türkiye’de sorun terör sorunu değil, Kürt sorunudur. 20 milyon halk yaşıyor. Bu halk, kimlik ve kültürel haklarını istiyor, ana dilde eğitim istiyor. Kısacası anayasal vatandaşlık istiyor. Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşamak istiyor, Türk halkıyla birlikte yaşamak istiyor ama özgür yaşamak; özgür ve onurlu yaşamak istiyor. Bunu böyle ele almak gerekiyor, diğeri çözümsüzlüğün nedenidir.

Özge Övün: Peki sorunun terör sorunu olarak algılanmasında PKK’nın katkısı yok mu?

Sebahat Tuncel: Tabi şimdi, PKK sorunu gündemleştirmek için silahlı mücadeleye başvurmuş. Ama gelinen aşamada, onların da çeşitli yayın organlarında şöyle bir şey çıkıyor; sorun artık silahlı yöntemler çözülemez, bir yere kadar gider ama sorunun diyalogla, müzakere ile çözülmesi esas alınmalıdır. Bu noktaya gelmiş olması önemli. Mesela PKK’nın çıkışı bağımsız kürdistandı ama şimdi Kürtlerin kimlik ve kültürel haklarının tanınmasının kendilerinin silahsızlanması konusunda bir adım olacağını düşünüyorum. Mesela bunun iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Sonuçta Türkiye’deki savaş sadece Kürtleri vurmuyor, Türkiye emekçilerini de vuruyor. Bugün bu savaştan sadece Kürtler yoksullaşmıyor, Türkler de yoksullaşıyor. Bu savaşta sadece Kürtler güvenlik sorunu yaşamıyor, Türkler de yaşıyor. Dolayısıyla biz Türkiye’de Kürt ve Türkler olarak etle tırnak gibiyiz. Birbirimizden ayrılamayız. Birimizin yaşadığı sorun diğerini etkiliyor. O açıdan da soruna böyle bakmak gerekiyor. Aksi takdirde, yani ayrılıklar ifade edilmek istenirse çok fazla neden var. Çözmek istenmezse çok fazla neden var.

Özge Övün: Kürt sorununun Türkiye’deki çözümüyle ilgili olarak konuşmanızda af olayına da değindiniz. Affın bir başlangıç olabileceğine ve bu affın kapsamının Abdullah Öcalan’ı da dahil etmesi gerektiği konusunda fikirleriniz var. Bu konuda böyle mi düşünüyorsunuz?

Sebahat Tuncel: Tabi Türkiye’de sorunun çözümü için hemen bir af çıksın demek çok gerçekçi değil. 30 yıllık bir çatışmalı süreç var. Yaşananlar var. Dolayısıyla hemen biz şöyle hayalci yaklaşmıyoruz, bugün sorun çözüldü, af da çıkacak. Herşey bitecek değil. Öncelikle bir defa hükümetin şuna karar vermesi gerekli, bu ülkede Kürtler var ve Kürtlerin hakları var. Örneğin sayın Başbakan Almanya’da söyledi, asimilasyon insanlık suçudur, çok doğru, biz de öyle görüyoruz, insanlık suçudur. O zaman bu suçu işlememek lazım. O zaman Kürtlerin taleplerini dikkate almak lazım. Ana dilde eğitimdir, kültürel haklarıdır, kimlilerini tanımak... Bunlar yapıldığında zaten süreç kendisini getirecektir. Bunun kapsamı içerisinde siyasi bir genel af da olmalıdır. Eğer siz çözüm için adım atarsanız, çözüm için çaba harcarsanız siyasi af bunun bir nedenidir. Ama önce af çıksın, sonra tartışalım değil. Mesela Türkiye’de bu konuyu tartışmaya ihtiyaç var. Sorunun nedenleri nedir, nasıl çözebiliriz, bu konuda neler yapabiliriz. Sonuçta mesela partimiz önerdi, bir akil insanlar komisyonu oluşturulsun. Sadece partimizle tartışmak istenmiyorsa... Çünkü Türkiye’de ciddi anlamda bir çok aydın yazar da bunu dillendiriyor artık. Sorun çözülebilir. Örneğin partimizde bu sorunun çözümü için demokratik özerklik projesini ifade etti. Yani Türkiye’de halklar bir arada yaşayabilir, bu mümkün, bunun için de yerel yönetimlerin de yetkilerinin güçlendirildiği, adalet, milli güvenlik, dış politika dışında yerel meclislerin oluşturacağı ve yereldeki halkların, sadece Kürtler açısından değil, büyün halkların taleplerini ya da haklarını garanti altına alacak, özgürlüklerini sağlayacak bir siyasi reformun Türkiye’de sorunları çözeceğini düşünüyoruz.

XS
SM
MD
LG