Boston Globe, Irak meclisinin bütçe, af ve bölgesel özerklik konularındaki üç ayrı yasayı eş zamanlı olarak onaylamasını umut verici bir gelişme olarak yorumluyor. Gazete, Iraklı Şii, Sünni ve Kürt politikacıların uzlaşma kültürünü öğrenmeye başladıklarını belirtiyor.
Sağlanan bu uzlaşma mükemmel olmasa da Irak’ta çoğulcu ve istikrarlı bir siyasi yapının kurulması açısından gerekli bir adımdı. Iraklı politikacılar, demokratik kurallara göre oynamayı öğrenmeye ve mümkün olanı gerçekleştirme sanatını kavramaya başlıyorlar. İstikrarlı bir siyasi düzen oluşturmak için hala kat etmeleri gereken uzun bir mesafe var ama en uzun yolculuk bile bir adımla başlar.
Christian Science Monitor, Kosova’nın bağımsızlık ilanının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin desteğini almasa da siyasi açıdan meşru olduğunu savunuyor. Gazete, Kosova’nın bağımsızlığı konusunda, başta Rusya, Romanya ve Kıbrıs Rum Yönetimi olmak üzere çeşitli ülkelerden gelen itirazların kabul görmediğini belirtiyor.
Kosova’nın bağımsızlığını destekleyen diplomatlar, sadece hukuki tartışmalarla bir sonuca varılmayacağını söylüyorlar. Kosova sorununun, hukuki değil siyasi bir sorun olduğunu vurguluyorlar. Ayrıca Kosova örneğinin bir benzerinin daha olmadığını kaydediyorlar. Bu diplomatlara göre, Yugoslavya’nın dağılması, Sırp devlet yöneticilerinin Balkanlarda Sırp olmayanlara karşı izlediği etnik temizlik politikası, Arnavutlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılması ve Arnavutların hiçbir zaman Belgrat yönetimini kabul etmemiş olması Kosova örneğini tarihi, ahlaki ve siyasi açıdan benzersiz kılıyor.
Washington Post, Venezuela devlet başkanı Hugo Chavez’in Amerika’ya petrol ihracatını kesme tehdidini eleştiriyor. Gazete, Chavez’in bu tehdidini hayata geçirmesi durumunda, petrol gelirlerinin önemli oranda azalacağı uyarısında bulunuyor.
Eğer Bush yönetimi, gerçekten de Chavez’in iddia ettiği gibi kendisini devirmeyi amaçlıyor olsaydı, Venezuela petrolünü çoktan boykot ederdi. Böyle bir boykot, Amerikan ekonomisinde büyük bir sıkıntı yaratmaz ancak Venezuela ekonomisine darbe vururdu. Eğer Chavez, Amerika’ya petrol ihracatını keserse, zaten kötü yönetim nedeniyle büyük zarar gören Venezuela petrol sektörü tamamen çökebilir. Böyle bir durumda da, görev süresinin uzatılması konusundaki referandumu kaybeden Chavez, devlet sübvansiyonları ve sosyal harcamalar için gerekli kaynağı da kaybeder ve kamuoyu desteği daha da azalır.
USA Today, Başkan Bush’un beş ülkeyi kapsayan Afrika ziyaretini değerlendiriyor ve Irak savaşına rağmen Amerika’nın kara kıtada hala sempati topladığına dikkat çekiyor. Gazete, bunda Afrika’ya yapılan yardımların ve artan ticaretin belirleyici olduğunu kaydediyor.
Bundan çıkartılacak ders çok açık. Amerika, başka ülkelerin sorunlarıyla gerçekten ilgilendiğinde ve bu sorunların çözümü için harekete geçtiğinde bu çabalar olumlu bir tepki alıyor. Elbette bazı tehditlerin çözümü askeri müdahaleyi gerektiriyor. Özellikle Afrika’da insani yardım bütün sorunları çözmeye yetmiyor. Ancak insani yardımlar da önemli bir rol oynuyor. Bush yönetimi son yedi yıl boyunca yumuşak güç olarak bilinen bu aracı yeterince kullanmadı. Bush’un Afrika gezisi, yumuşak güç kullanımının ülke güvenliği açısından ne kadar doğru ve önemli bir yöntem olduğunu gözler önüne seriyor.