Erişilebilirlik

Amerikan Siyasetinin Bel Kemiği: Lobicilik


Amerikan siyasetinde çok uzun bir geçmişe sahip olan lobicilik aynı zamanda son derece kazançlı bir iş. Başkentteki siyasileri etki altına almaya çalışan lobiciler, bu işi genellikle farklı gruplar için ve para karşılığı yapıyor. Amerikan siyasetinin bel kemiği sayılan ve dünyada başka örneğine rastlanmayan lobicilik kurumu yıllar içinde büyük değişim gösterdi.

‘Lobici’ teriminin 1869 yılında Başkan Ulysses Grant tarafından ortaya atıldığı iddia edilir. Başkan Grant, Beyaz Saray’ın karşısındaki Willard otelinin lobisinde sürekli dinlenir, içkisini yudumlar, purosunun tadını çıkarırdı. Willard Oteli’nin Halkla İlişkiler Müdürü Barbara Bahny o yılları şöyle anlatıyor: “Başkan Grant’in bu alışkanlığını başkaları da keşfedince, kişisel ya da başka nedenlerle onun desteğini almak isteyen birçok kişi zamanla bu otelin lobisinde toplanır oldu. Grant’ın da bu insanları “lobici” diye adlandırması bundan kaynaklanıyor”

Amerikan anayasası siyasi güce sahip insanlara nüfuz edebilmeye olanak tanıyor. Bu da demokrasinin tabana inebilme geleneğinden kaynaklanıyor. Washington’daki Cato Enstitüsü siyasi uzmanlarından John Samples’a göre iki yüzyıl öncesinden bu yana Amerika’yı ziyaret eden birçok kişi, Amerikalıların hep organize olmaya, gruplara katılmaya ya da gönüllü kuruluşlara üye olmaya meraklı olduğuna dikkat çekti. Samples, “Bu alışkanlık bugün hala devam ediyor” diyor.

Lobi sektörünün kalbi, Washington’daki K Caddesi’nde atıyor. Washington’daki 14 bin lobicinin çoğu bu caddedeki lobi şirketlerinde çalışır. Uzmanlara göre lobicilerin sayısı son yıllarda önemli ölçüde arttı. Bu da bütçedeki artışla bağlantılı. Geçen yıl Amerika’nın bütçesi 2 trilyon 800 milyar Dolar’a yükseldi. Siyaset ve para ilişkilerini inceleyen bir kuruluşun iletişim müdürü Massie Ritsch, Amerika’da neredeyse herkesin lobicilerle bağlantısı olduğunu savunuyor. Ritsch’e göre petrol sanayiinden ilaç ve savunma sanayiine kadar her kesimin lobicisi var. Ancak kolay kolay farkedilmeyen şey; üniversite öğrencileri, ev sahipleri hatta sendika üyelerinin de lobici tuttuğu.

Amerikan kuruluşlarının devlet tarafından gittikçe artan biçimde denetlenmesi de lobicileri teşvik eden bir unsur. Cato Enstitüsü’nden John Samples, “Devletin fazladan attığı her adım, bir şekilde karar ve görüşleri etki altına alma mekanizmasını çalıştırıyor. Yani devlet yetkilerini genişlettikçe lobicilerin sayısı da artıyor” diye konuşuyor.

En etkili lobiciler de kuşkusuz eski politikacılardan çıkıyor. American Üniversitesi siyasi tarih uzmanı Allan Lichtman’a göre, Temsilciler Meclisi’ne bakıldığında emekli olan milletvekillerinin yüzde 40’ı sonradan lobici olarak iş buluyor. Uzmanlar, geçmişine ve siyasi nüfuzlarına bakarak, lobicilerin daha uzun süre Washington’daki karar mekanizmasının önemli bir unsuru olmayı sürdüreceğine inanıyor.

XS
SM
MD
LG