Erişilebilirlik

Parris: 'PKK'yı Başında Halletmeliydik'


Amerika'nın eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris, şu sıralarda Brookings Enstitüsü'nde 'Türkiye 2007' başlıklı projeyi yönetiyor.

Büyükelçi Parris, Amerika'nın Sesi Televizyonunun stüdyolarında kuzey Irak'la ilgili gelişmeleri, PKK terör örgütüyle mücadele ve bu bağlamda Türk - Amerikan ilişkilerini değerlendirdi.

Büyükelçi Mark Parris, Barış Ornarlı'nın sorularını yanıtladı.

Büyükelçi Mark Parris'le Söyleşi

Barış Ornarlı: "PKK’yla mücadele için Amerika, Türkiye ve Irak arasında oluşturulan üçlü mekanizmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?"

Mark Parris: "Bu diyalogun gerekli olduğunu düşünüyorum. Joe Ralston’ın bu göreve getirilmesi çok iyi bir seçimdi. Hem askeri hem sivil bürokraside saygı duyulan birisi – ve bu işi ondan daha iyi yapabilecek birisi olduğunu zannetmiyorum. Bölgeyi biliyor; Türkiye’yi tanıyor; hem yetkililer hem de halk nezdinde tanınan bir kişi. Bu göreve güvenilirlik getiriyor. Zaten başarılı olmayacağını düşünse, bu görevi kabul etmezdi. Bazı sonuçlar da alındı – örneğin Mahmur Kampının denetlenmesi ve taraflar arasında diyaloğun sağlanması... Tabii, istenilen düzeyde gözle görülür sonuçlar elde edilemedi – eminim o da bunu kabul eder... Bunun için pek çok neden var. Irak’ta çok karmaşık bir durum var. Ama bu mekanizmanın hiç işe yaramadığını da söyleyemem. İlerlemeler sağlandı ama bu ilerlemeler konusunda açıkça konuşamıyoruz... Elbette politikacılar halka sonuçları anlatmak durumunda... Ama gözle görülür sonuçlar elde edilebilmiş değil."

BO: "Türk halkı sınır ötesi operasyon çağrısında bulunuyor. Siz böyle bir operasyon gerçekleşmesine ne kadar olasılık tanıyorsunuz?"

MP: "Bazı siyasetçiler çok açık bir şekilde operasyon çağrısında bulunuyor. Hatta, bazı muhalefet partilerinin programlarında bile yer alan bir arzu bu. Ancak halkın bu konuda ne kadar istekli olduğu veya sonrunu tam anlamıyla kavrayabildiği konusunda birşey söyleyemem. Elbette Türkler öldürülüyor – ve bu nedenle duygusal, milliyetçi bir tepki oluştu. Bunu anlayışla karşılamak lazım. Bakın ben bu meseleyi bir yıldır çok yakından izliyorum. Benim inancım şu ki: eğer Türk savunma kurumları gerçekten kuzey Irak’a girip askeri operasyonlarla PKK’yı kesin olarak dağıtabileceklerine inansalardı, sizinle şu anda bambaşka bir konu konuşuyor olurduk. Yani bunu yaparlardı. Bunu neden yapmadıklarına dair iki neden olabilir: Bir, bu kolay bir iş değil. Kolayca saklanabilen bir düşmandan söz ediyoruz. Hedefler arasında binalar, barajlar yok... çadırlardan, küçük hedeflerden söz ediyoruz. 90’lı yıllarda düzenlenen geniş çaplı operasyonlarda da gördük, bu soruna kalıcı bir çözüm bulmak zor. Onun için elde edilecek sonuçları göstermek zor olabilir – hedefe başarıyla ulaşıldı demek zor olur. Diğer neden de şu: sınır ötesinde bir operasyon düzenlediğiniz zaman beklenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilir. Bunu Lübnan’da geçen yaz gördük – Irak’ta da savaş başladığından beri görüyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri son derece profesyonel bir ordudur. Bütün bunları düşünüp tartmışlardır. Neticede sınır aşmanın göreceli olarak katkıları olabilir – ama ne söylediklerine de bakarsanız, bu sorun sadece askeri operasyonlarla giderilemez. Bu sorunun siyasi bir yanı da var; diplomatik bir yanı da var. Onun için askerler bunun sadece askeri bir karar olmadığını hatırlatmakta haklılar. Değerlendirilmesi gereken çok şey var, ve şu sonuca varabiliriz: Türkiye’deki yetkililer son bir yıl içinde yaptıkları değerlendirmede şöyle bir sonuca varıyorlar: Eğer bu yapılacaksa, en uygun zaman şu anda değil. Tabii, bu, hiçbir zaman operasyon olmaz anlamına gelmiyor. Türkler bu konuda çok açık ve net konuşuyorlar: bütün seçenekler masada. Ama Türkiye’nin çıkarları açısından şu sonuca varmış olabilirler: bu iyi bir fikir değil – en azından şimdilik."

BO: "Amerikalılar, sınır ötesinde opersayon yapılmasının tercih edilmediğini açıkça dile getiriyorlar. Ancak Washington’da, bazı kesimler arasında, böyle bir şey olduğu takdirde Amerika’nın olayları görmezden gelebileceği yorumu yapıldı. Sizce, Amerika’nın tepkisi ne olur?"

MP: "Eğer Türkiye sınır geçmek zorunda kalsa, Amerika açısından en kolay iş, bunu görmezden gelmek olur. Belki de en doğru şey de budur. Ben bu tür krizlerin içinde bulundum; hatta kuzey Irak’tan da ben sorumluydum bir ara... Şunu söylemeliyim ki, Amerika’nın orada çok önemli çıkarları var. Amerika’nın uzun süre için böyle bir operasyonu görmezden gelebileceğini düşünmüyorum. Onun için böyle bir operasyonun ‘görmezden gelinmesi” bazı kesimler tarafından temenni edilebilir. Belki en uygun tepki de bu olabilir... Ama pratikte böyle bir şey olabileceğini zannetmiyorum."

BO: "Bu konuyu yakından takip eden bir olarak, Amerika neden PKK’ya karşı kendi harekete geçmiyor?"

MP: "Buna çok neden var. Ama önce şunu belirtmeliyim, bence Amerika PKK’ya karşı harekete geçmeliydi. Her geçen ay, bu sorunla mücadeleyi daha da zorlaştırıyor. Irak'ın işgalinin ilk iki - üç ayında bu sorunla kolaylıkla mücadele edebilirdik. Irak’ta durum kötüleştikçe, başa çıkmamız gereken sorunlar arttıkça, Iraklılara daha çok bağımlı hale geldikçe, bu sorunun çözümü giderek zorlaşıyor. Bakın, 90’lı yıllarda Türkiye’ye tayin olmadan önceki tecrübelerimden ve şu anda konuyu yakından izleyerek biliyorum ki, Barzani’nin PKK’ya karşı harekete geçmemesi, Kürtler arasında herhangi bir dayanışmadan kaynaklanmıyor. Barzani daha önce PKK’ya karşı adım atmıştı. Hatta, 90’lı yıllarda Türkiye ve Amerika’yla işbirliği yaparak PKK’ya karşı harekete geçmişti. Hatta o zaman ben de bu görüşmelerin bir parçasıydım. Şu anda, Barzani, PKK’ya karşı harekete geçmesinin kendi çıkarına olacağını düşünmüyor. Onun çıkarları nedir, bilemem. Ama sonuç itibariyle PKK’ya karşı harekete geçmek istemiyor. Bu kararı kendi almazsa geriye tek yol kalıyor: o da Amerika’nın baskı uygulaması. Ancak Barzani’ye baskı uygulamak Amerika açısından giderek zorlaşıyor. Kürtler, Irak Ordusunun önemli bir unsuru haline geldi. Irak Ordusunun başarısı da Amerika’nın Irak’taki başarısı anlamına geliyor. Bush yönetimi açısından Irak ordusunun güçlenmesinden daha önemli bir şey yok. Bu da Barzani üzerindeki etkimizi sınırlandırıyor. Belki Amerika bu konuda yeterince yaratıcı davranamadı. Ama, sanırım, sonuçta Amerika Barzani’ye yeterli düzeyde baskı uygulayabileceğini düşünmüyor. Buna ek olarak, kuzeyde yeterli askeri varlığımız yok. Bütün askeri kapasitemiz ülkenin ortasına ve güneyine odaklanmış durumda. Askerlerin kuzeye kaydırılması çok ciddi bir siyasi karar olur. İşte o açıdan diyorum – bu sorunu Irak savaşının başında halletmeliydik. Bu nedenle, şahsen, bu soruna yakın zamanda çözüm buluanbileceği konusunda ümitli değilim."

BO: "Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy, Amerikan silahlarının PKK’nın eline geçtiğini açıkladı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?"

MP: "Bu doğru olmasa şaşardım. Irak’a çok fazla silah sevkettik. Sınırlar iyi korunmuyor, ülke içinde silahların kaydırılması zor değil. Amerika bundan çok zarar gördü. Onun için Büyükelçi Şensoy’un açıklamasını sorgulamam. Ama, silahların PKK’nın eline geçmesine Amerika’nın göz yumduğunu kesinlikle kabul etmem. Teröristlerin eline bizim silahlarımızın geçmesi hiçbir çıkarımıza hizmet etmez. PKK, Türkiye için sorun oluşturuyor, bu da Amerika açısından Irak’taki durumu zorlaştırıyor. Büyükelçi Şensoy’a karşı çıkmıyorum – ama yanlış sonuçlara varılmaması çok önemli..."

BO: "Peki, bu silahlar PKK’nın eline nasıl geçmiş olabilir?"

MP: "Bakın, Irak güvenlik güçlerinin bu tür konularda hassasiyet göstermediği biliniyor. Irak çalışma grubunun raporlarında bu konuya yer verildi. Irak ordusuna veya polisine gönderilen silahların nasıl olur da bu tür kişilerin eline geçtiğini tahmin etmek zor değil. Ama ne yazık ki bu tür şeyler oluyor."

BO: "Son olarak sayın Parris, Amerika’nın Irak’tan çekilmesi konusunda sizin tahmininiz ne?"

MP: "Daha bu tartışma Amerika’da yeni başladı. Çok zor bir tartışma olacak. Bence çekilme konusunda sonbahara kadar herhangi bir sonuca varılamaz. Kış geldiğinde çekilme takvimi konusunda daha net bir fikir edinmiş oluruz. Bence, George Bush görevden ayrıldığında, hala Irak’ta önemli ölçüde askerlerimiz olacaktır. Bence ‘bütün askerler şu tarihe kadar çekilecek’ gibi bir karar alınması pek olasılıklı değil. Bence bu iyi bir fikir de değil. Benim tahminin 2008 yılında askerlerin bir kısmı çekilir – ama yine Irak’ta önemli ölçüde asker konuşlandırılır. O zaman verilmesi gereken karar, o askerler nerede konuşlandırılacak – görevleri ne olacak... vs. Biliyorum, bu Türkiye açısından da merak ediliyor. Benim tahminim – sadece askerlerin güvenliği ve lojistik bakımından birliklerin önemli bir kısmı kuzey’e kaydırılabilir. Ama daha böyle bir karar alınmasına çok zaman var..."

BO: Çok teşekkür ederim sayın Parris.

MP: Ben teşekkür ederim.

XS
SM
MD
LG