New York Times Batılı ülkelerin ve şirketlerin Çin karşısında insan hakları ve iş ahlakı konusunda yeterince kararlı davranmamasını eleştiriyor. Yapılan yorumda, insan hakları ihlallerinin bir ülkenin iç sorunu olarak görülemeyeceği vurgulanıyor.
"Nasıl ki bütün dünya Guantanamo Kampı konusunda haklı olarak Amerika’ya tepki gösterdiyse, Çin’deki sistematik ve yaygın insan hakları ihlalleri konusunda da çekingen davranmamalı... Çin’deki siyasi yapı, reforma gidilmediği sürece yolsuzluğu beslemeye devam edecektir. Kısa vadeli ekonomik kazançlara odaklanmak da, Çin’deki adaletsizliği ve eşitsizliği artıracak, ürettikleri mallardan yükselen kötü kokular daha da yoğunlaşacaktır. Ancak siyasi reformlarını gerçekleştiren bir Çin, çok daha cazip bir ekonomik güç olacaktır."
Washington Post Amerika’nın, para biriminin değerini yeterince yükseltmediği gerekçesiyle Çin’e karşı bir ticaret savaşı başlatmasının ters tepeceği görüşünde. Gazete, bu amaçla hazırlanan yasa tasarısının Kongre’de kabul edilmesi halinde, hem Çin’le ilişkilerin bozulacağını hem de küresel büyümenin olumsuz etkileneceğini yazıyor.
"Kongreden gelecek böyle bir ültimatoma karşı Pekin muhtemelen sert bir tepki gösterecektir. Eğer Çin, Amerika’nın bütçe açığını azaltmaması durumunda yaptırım uygulayacağını söyleseydi, muhtemelen Washington da benzer bir tavır alırdı. Amerikalı ihracatçılar ve yatırımcılara karşı misilleme önlemler alınacaktır. Belki de Çin, Amerikan ekonomisini istikrarsızlığa sürüklemek için elinde tuttuğu bir trilyon doları aşkın Amerikan hazine bonosunu satışa sunacaktır. Ekonomik gerginlik siyasi ilişkilere de yansıyacak; Kuzey Kore’nin nükleer programını veya Darfur’daki soykırımı önlemek için Çin’le işbirliği sağlama çabaları da gelişmelerden olumsuz etkilenecektir."
Christian Science Monitor gelecek hafta görevinden ayrılacak olan İngiltere başbakanı Tony Blair’in İsrail-Filistin anlaşmazlığında arabuluculuğa soyunabileceğini belirtiyor. Başkan Bush’un da bu görüşü desteklediğini kaydeden gazete, Blair’in daha önce Kuzey İrlanda’da ateşkesi sağlamakta başarılı olduğunu hatırlatıyor.
"Blair, İngiliz halkı tarafından “Bush’un adamı” olarak tanımlanırken bile Amerika’nın sadık bir müttefiki olan Blair’e güveniyor. Ancak iki lider arasındaki ilişki her zaman sorunsuz olmadı. Blair, Bush’un küresel ısınma konusundaki tavrına ve Ortadoğu barış sürecindeki isteksizliğine karşı çıktı. Blair’in arabuluculuk görevini kabul etmesi durumunda iki lider arasında daha fazla anlaşmazlık çıkması da muhtemeldir. Ve belki de Bush zaten bunu istiyor olabilir."
Los Angeles Times Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunun yerine bir yıl önce kurulan İnsan Hakları Konseyinin de tamamen işlevsiz bir yapı olduğu görüşüne yer veriyor. Ancak gazete, kuruluşundan itibaren Konseyde yer almayı reddeden Amerika’nın bu durumu eleştirme hakkı olmadığını savunuyor.
"Amerika, “düşman savaşçı” olarak tanımladığı ve sonsuza kadar Guantanamo Kampında tutmaya kararlı göründüğü kişilere yargılanma hakkı tanımadığı, terör zanlılarını yasadışı bir biçimde kaçırıp tutuklulara işkence yaptığı bilinen ülkelere göndermeye devam ettiği sürece, zalimce ve gaddarca davranışlardan dolayı suçlu bulunacaktır. Eğer Amerika kendi ilkelerini bu kadar açık biçimde çiğnemeseydi, insan hakları konusundaki değerlerini çok daha rahat savunacak bir durumda olurdu. Önce kendi evimizin önündeki çöpü temizlersek, İnsan Hakları Konseyindeki yanlışlıkları daha kolay düzeltebiliriz."