Washington Times Amerika’nın Irak’ta istikrar sağlamak için Türkiye’ye ihtiyaç duyduğu bir dönemde Ermeni soykırımı tasarısının Kongre gündemine alınmasından dolayı Temsilciler Meclisi başkanı Nancy Peloci’yi ser biçimde eleştiriyor. Türkiye’nin demokrasiyle yönetilen enden Müslüman ülkelerden biri olduğunu hatırlatan gazete, özellikle Kuzey Irak’ta giderek artan gerginliğe dikkat çekiyor:
“Amerika’nın radikal İslamcılara karşı kendi geleceği açısından böylesine önemli bir savaş yürüttüğü bir dönemde, Kongrenin 80 yıl önce yaşanmış olaylardan daha önemli önceliklerinin olması gerekir. Ermeni soykırımı tasarısı Amerika’nın dış politikadaki çıkarlarından çok, Washington’daki etnik lobilerin gücünün bir ürünü olarak ortaya çıktı. Böylesine tehlikeli bir dönemde Amerika’nın hem Irak’taki Kürt dostlarıyla hem de Türk müttefikleriyle daha yakın bir işbirliği içinde olması gerekir. Ancak bayan Pelosi ucuz siyaset yaparak, birkaç oy daha alabilmek için etnik politikaya alet olmayı daha fazla önemsiyor.”
Christian Science Monitor küresel ısınmaya karşı alınacak önlemlerin ekonomik maliyetiyle ilgili tartışmaları mercek altına alıyor. Bu konudaki araştırmaların son dönemde giderek arttığını belirten gazete, gerçekçi politikalar saptanması açısından bunu olumlu bir gelişme olarak yorumluyor:
“İnsanların fedakarlığı kabul etmesi için gerçekçi maliyetleri bilmesi gerekiyor. Ekonomistler bu konuda kendi aralarında bir uzlaşmaya varırsa, en azından karbon gazı emisyonundaki azalmanın günlük hayatımızda yol açacağı değişiklikler, alternatif enerji kaynaklarının maliyeti ve küresel ısınmanın etkileri gibi konularda daha somut veriler elde edilecektir. Kıyamet günü senaryolarının ne kadar gerçekçi olduğunu netleştirmemiz gerekiyor.”
New York Times, Irak savaşı nedeniyle yeni asker bulmakta sıkıntı çeken Amerikan ordusunun, askere alım sürecinde bazı ahlaki değerleri göz ardı etmesini önemli bir tehlike olarak görüyor. Gazete, son üç yıl içinde 125 binden fazla hükümlünün askere alındığını belirtiyor:
“Bazı küçük sorunlardan dolayı kanunla başı derde girdiği için orduya katılan ve başarılı bir biçimde hayatlarını değiştiren bir çok genç vardır. Ancak, özellikle de silahlı saldırı, ölümlü trafik kazası ve cinsel taciz gibi daha ciddi suçlar işleyenlere orduya katılma hakkı tanınmamalıdır. Tanınsa bile çok ciddi biçimde izlenmeli, denetlenmeli ve yönlendirilmelidirler. Ordu, Amerika’nın dünyaya açılan yüzüdür ve bu nedenle Amerikan gençliğinin en iyi unsurlarından oluşmalıdır.”
Los Angeles Times, El Kaide’nin giderek güç kazandığı yönündeki istihbarat raporlarına dikkat çekiyor. West Point Terörle Mücadele Merkezi’nden profesör Bruce Hoffman’ın kaleme aldığı makalede, Amerika’nın Irak savaşıyla uğraşırken El Kaide’yle mücadeleyi ikinci plana atması eleştiriliyor:
“Bize yönelik en önemli terör tehdidinin kaynağı da, çözümü de Pakistan’dır. Eğer Pakistanlı yetkililer göz yummazsa, El Kaide ve Taliban bir faaliyette bulunamaz. El Kaide’yi yenmek için öncelikle boş tahminlere ve hüsnükuruntulara değil somut ve ampirik bilgilere dayalı analiz ve yorumlar yapmalıyız. İkinci olarak dikkatimizi yeniden Pakistan ve Afganistan’a yöneltmeliyiz. El Kaide, gücünü propagandadan ve radikalleşmeden aldığı için sadece askeri yöntemlerle yenilemez.”