Dünya Ekonomik Forumu’nun Türkiye zirvesi İstanbul’da başladı. Toplantının açılışında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küreselleşen dünyada ekonomilerin birbirine bağımlı olduğunu ve birbirinden etkilendiklerini söyledi. Erdoğan bu ortamda Türkiye’nin de bir fırsatlar ülkesi haline geldiğini savundu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’de belirsizlik ortamının geride kaldığını ve yerli-yabancı yatırımcılara uygun bir ortam yaratabilmek için dört yıldır çalıştıklarını söyledi. Erdoğan, “Küresel sermaye Türkiye’ye yatırım yapmaya devam ediyor. Türkiye köklü bir yapısal değişim sürecinden geçiyor” dedi. Erdoğan, izledikleri politikalar sayesinde Türkiye’nin dünyanın en büyük yirmi ekonomisi arasına girdiğini vurguladı. Erdoğan, yabancı sermayenin ülkeye aktığını bunun da Türkiye’nin nerelere tırmandığının bir ifadesi olduğunu savundu.
Erdoğan, Türkiye’nin kendine özgüveni olduğunu, küresel ekonomik dalgalanmalardan rahatsız olmadığını kaydetti. Başbakan Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğinin de medeniyetler ittifakının gerçekleşebileceğini bütün dünyaya gösteren güçlü bir mesaj olacağını kaydetti.
Dünyanın birçok yerinde yoksulluk, terör ve çatışmaların artarak devam ettiğini söyleyen Erdoğan, “bunlarla baş edebilmek için daha güvenli, daha adil, daha özgür ve refahın daha fazlalaştığı bir dünya gerekli” dedi.
Gelecek yılın seçim yılı olduğunu hatırlatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçim ekonomisi izlemeyeceklerini söyledi. Erdoğan, “Bugüne kadar mali disiplinden taviz vermediysek bundan sonra da taviz vermeyeceğiz” dedi.
Dünya Ekonomik Forumu toplantısının refahın yaygınlaşmasına hizmet edeceğini belirten Başbakan Erdoğan, barış ve refahın ayrılmaz bir ikili olduğunu vurguladı. Erdoğan, yoksulluğun şiddeti, şiddetin de yoksulluğu tetiklediğini kaydetti. Uzlaşmanın önemine değinen Erdoğan, “medeniyetler ittifakı dünyada egemen olsun istiyoruz” dedi.
İki gün sürecek toplantılarda dört ana konuya ağırlık veriliyor. Bunlar, Türkiye’nin jeopolitik rolü, Avrupa Birliği müzakereleri, Türkiye’nin rekabet gücü ve kültürler arası diyalog şeklinde sıralanıyor. Dünya çapından 400’e yakın katılımcılar arasında devlet başkanları, başbakanlar, bakanlar, üst düzey yetkililer ve işadamları bulunuyor.