Erişilebilirlik

Türkiye-AB İlişkilerinde Kritik Hafta


Türkiye – Avrupa Birliği ilişkilerinde oldukça kritik bir haftaya giriliyor. Bu hafta müzakerelerin geleceği açısından belirleyici bir özelliğe sahip olacak. Bunun nedeni ise Avrupa Birliği Komisyonu’nun Türkiye’nin Ek Protokol’den kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesiyle ilgili tavrını belirleyecek olması. Bu tavrın bugün büyük ölçüde netleşmesi bekleniyor.

8 Kasım’da İlerleme Raporu’yla birlikte yayımlanacak olan Strateji Belgesi’nin taslağında konuyla ilgili bölümü boş bırakan Komisyon, bugün kabine şefleri düzeyinde toplanacak ve tavrını belirlemeye çalışacak. Genişlemeden sorumlu üye Olli Rehn ve ekibi “askıya alma” tavsiyesi yapmama yönündeki eğilimlerini koruslar da sonucu üye ülkelerin yaklaşımı çerçevesinde şekillenecek dengeler belirleyecek. Farklı görüşler nedeniyle nihai kararın 8 Kasım’da Komisyon üyelerinin yapacağı toplantıya, bir başka deyişle “son dakikaya” kalması da oldukça yüksek bir ihtimal olarak görülüyor.

Gelinen aşamada ise Komisyon’un benimseyebileceği üç yaklaşım bulunuyor. Bunlardan ilkini herhangi bir tavır takınmayarak durum tespitiyle yetinmek oluşturuyor. Bu senaryo, Komisyon’un, Türkiye’nin liman ve havalimanlarını Rum bandıralı gemi ve uçaklara açmasını talep eden Ek Protokol’ü uygulamamayı sürdürdüğünü vurgulayarak kararı doğrudan 14-15 Aralık’ta bir araya gelecek olan Avrupa Birliği liderlerine bırkmasına dayanıyor.

Rehn ve ekibinin bu yaklaşıma destek vermesinin en öenmli nedenlerinden birini de halen Kıbrıs konusunda Dönem Başkanı Finlandiya tarafından yürütülen girişimlere destek vermek ve bu sürecin zarar görmesini engellemek oluşturuyor.

İkinci olasılığı ise Komisyon’un daha önceki belgelerde ve özellikle de 21 Eylül 2005 tarihinde Avrupa Birliği tarafından yayımlanan “karşı deklarasyonda” vurgulandığı gibi ilgili başlıkların askıya alınmasını tavsiye etmesi oluşturabilir. Bu senaryo kapsamında en iyi ihtimalle 3, ki bunlar gümrük birliği, malların serbest dolaşımı ve ulaştırma, en kötü ihtimalle de 8 başlığın askıya alınması ihtimali var. Son ve en uç olasılığı ise müzakerelerin tamamen askıya alınması tavsiyesi oluşturuyor. Bu formül Rehn tarafından tamamen dışlanırken üye ülkelerden de net bir destek görmüyor.

Çarşamba günü Türkiye açısından iki önemli belge yayımlanacak. Bunlardan ilki Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecindeki yıllık karnesi niteliğinde olan ve kaydedilen gelişmelerin fotoğrafını çeken İlerleme Raporu. Bu yılki rapor, geçen yılki belgeyle karşılaştırıldığında bir kaç unsur dışında çok büyük bir değişiklik içermemesiyle dikkat çekiyor. Bir çok alanda uygulama uyarısı tekrarlanırken eleştiriler sivil-asker ilişkileri, Kıbrıs ve Güneydoğu gibi “geleneksel konulara” odaklanmayı sürdürüyor. Raporun geçen yıla oranla en büyük yeniliği ise kısalığı.

İlerleme Raporu’nun özeti niteliğinde olan ve Türkiye’den beklentilerin sıralandığı Strateji Belgesi de çarşamba günü yayımlanacak olan ikinci belgeyi oluşturuyor. Belgede reformların hızlandırılması, 301. maddenin değiştirilmesi ya da iptal edilmesi, ifade özgürlüğünün yanı sıra din özgürlüğünü, kadın haklarını ve sendikal hakları güçlendirmek için daha fazla çaba harcanması, Güneydoğu’daki ciddi ekonomik ve sosyal sorunlara eğilinmesi ve Kürt nüfusun hak ve özgürlüklerden tam anlamıyla yararlanmasının sağlanması vurguları öne çıkıyor.

XS
SM
MD
LG