New York Times, Amerika’nın İran’ın nükleer silah üretimini engellemek için elinde fazla bir seçenek olmadığını ve Tahran’ın da bunu bildiğini yazıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden İran’a yaptırım kararı çıkmasının pek de mümkün görünmediğini belirten gazete, bu nedenle İran’ın uluslararası denetçiler gözetiminde uranyum zenginleştirmesine izin vermenin makul bir anlaşma olacağını savunuyor. New York Times, Amerika’nın bu süreçteki hatalarını ise şöyle sıralıyor:
"Bush yönetimi, Hindistan’ın anlaşmaları ihlal ederek kendi nükleer silahını üretmesini ödüllendirerek, nükleer silahlanmanın uluslararası denetimine büyük darbe vurdu. Washington’un Ortadoğu’daki politikaları İran’ı, Irak savaşından önce düşünülemeyecek kadar güçlendirirken Amerikan ordusunu devreye sokma ihtimalini de neredeyse tamamen yok etti. Amerika, kendi petrol tüketimini azaltmaya yönelik ciddi bir adım atmadığı sürece, müttefiklerinin petrol üreticisi olan İran gibi bir ülkeyle yakınlaşmak istemesi konusunda söz söyleme hakkına sahip olmayacaktır."
USA Today ise, İran ile Amerika arasında giderek tırmanan gerginliği, Irak savaşı öncesindeki duruma benzetiyor. Ancak gazete İran’a karşı bir askeri müdahale olasılığını düşük buluyor ve uluslararası topluluğun ortak hareket etmesini sağlamanın izlenecek en iyi yöntem olduğunu savunuyor:
"İran’da ekonomik çıkarları bulunan Rusya ve Çin istemediği için Güvenlik Konseyi’nden yaptırım kararı çıkması mümkün görünmüyor. Yani, diplomasi fazla bir işe yaramadı. Ancak askeri müdahale de başarısız olabilir. Ayrıca Irak savaşında olduğu gibi İran’a yönelik bir saldırı Müslümanları da daha da radikalleştirebilir. İran, bir petrol ambargosu uygulayabileceği gibi, Irak’taki Şiileri kışkırtabilir, Hizbullah ve Hamas gibi terör örgütlerini Amerika ve İsrail hedeflerine saldırtabilir."
Amerikan vatandaşlarının telefon görüşmeleri ile elektronik haberleşmelerinin mahkeme kararı olmadan takip edilmesiyle ilgili tartışmalar da sürüyor. Washington Post, Temsilciler Meclisi ve Senato İstihbarat Komitelerinde alınan kararları yetersiz buluyor ve yönetimin daha sıkı denetlenmesini sağlayacak adımlar atılmasını istiyor. Gazete, Kongre’nin yasal boşlukları doldurabilmesi için daha iyi bilgilendirilmesi gerektiğini de altını çiziyor:
"Amaç, ulusal güvenlikle özgürlükler arasındaki dengeyi koruyacak bir yasal düzenleme olmalıdır. Amerikan vatandaşlarının veya Amerika’da oturanların izlenmesi söz konusu olduğunda, buna hukuki bir meşruiyet kazandırmak için mahkeme kararı mutlaka olmalıdır, elde edilen bilgiler sadece karşı istihbarat amacıyla kullanılmalıdır ve bunun dışındaki bilgiler arşivlenmemelidir. Ancak bu konuda uzlaşmanın sağlanabilmesi için, Kongre’nin denetim görevini yapmak istemesi ve yönetimin de bunu kabul etmesi gerekiyor."
PBS televizyonunun yayınlayacağı Ermeni soykırım iddialarıyla ilgili belgeselin ardından bu iddiaya karşı çıkanların da katılacağı açık oturuma yer vermesi kararıyla ilgili tartışmalar da sürüyor. Los Angeles Times, bu konuda Ermeni kökenli yazar Aris Janigian’ın kaleme aldığı makaleye yer veriyor. Makalede, soykırım olup-olmadığı tartışmasına yer vermenin gereksiz olduğu öne sürülüyor:
"PBS televizyonu Ermeni soykırımı konusunda niçin böyle bir tavır takınıyor? Bunun cevabı çok basit. PBS, siyasete boyun eğiyor. Amerika’nın sözde müttefiki olan Türkler, kendi yalan tarih anlayışlarına karşı çıkan her kurum ve kuruluşa karşı yıllardır tehditler savuruyor. Fransa, Ermeni soykırımını tanıdığında Türkiye, büyükelçisini geri çağırdı, Fransız ürünlerini boykot etti ve askeri ihaleleri iptal etti. Şimdi, aynı hatayı yaparsak, bizimle de stratejik ilişkilerini kesme tehdidinde bulunuyorlar."
"Bush yönetimi, Hindistan’ın anlaşmaları ihlal ederek kendi nükleer silahını üretmesini ödüllendirerek, nükleer silahlanmanın uluslararası denetimine büyük darbe vurdu. Washington’un Ortadoğu’daki politikaları İran’ı, Irak savaşından önce düşünülemeyecek kadar güçlendirirken Amerikan ordusunu devreye sokma ihtimalini de neredeyse tamamen yok etti. Amerika, kendi petrol tüketimini azaltmaya yönelik ciddi bir adım atmadığı sürece, müttefiklerinin petrol üreticisi olan İran gibi bir ülkeyle yakınlaşmak istemesi konusunda söz söyleme hakkına sahip olmayacaktır."
USA Today ise, İran ile Amerika arasında giderek tırmanan gerginliği, Irak savaşı öncesindeki duruma benzetiyor. Ancak gazete İran’a karşı bir askeri müdahale olasılığını düşük buluyor ve uluslararası topluluğun ortak hareket etmesini sağlamanın izlenecek en iyi yöntem olduğunu savunuyor:
"İran’da ekonomik çıkarları bulunan Rusya ve Çin istemediği için Güvenlik Konseyi’nden yaptırım kararı çıkması mümkün görünmüyor. Yani, diplomasi fazla bir işe yaramadı. Ancak askeri müdahale de başarısız olabilir. Ayrıca Irak savaşında olduğu gibi İran’a yönelik bir saldırı Müslümanları da daha da radikalleştirebilir. İran, bir petrol ambargosu uygulayabileceği gibi, Irak’taki Şiileri kışkırtabilir, Hizbullah ve Hamas gibi terör örgütlerini Amerika ve İsrail hedeflerine saldırtabilir."
Amerikan vatandaşlarının telefon görüşmeleri ile elektronik haberleşmelerinin mahkeme kararı olmadan takip edilmesiyle ilgili tartışmalar da sürüyor. Washington Post, Temsilciler Meclisi ve Senato İstihbarat Komitelerinde alınan kararları yetersiz buluyor ve yönetimin daha sıkı denetlenmesini sağlayacak adımlar atılmasını istiyor. Gazete, Kongre’nin yasal boşlukları doldurabilmesi için daha iyi bilgilendirilmesi gerektiğini de altını çiziyor:
"Amaç, ulusal güvenlikle özgürlükler arasındaki dengeyi koruyacak bir yasal düzenleme olmalıdır. Amerikan vatandaşlarının veya Amerika’da oturanların izlenmesi söz konusu olduğunda, buna hukuki bir meşruiyet kazandırmak için mahkeme kararı mutlaka olmalıdır, elde edilen bilgiler sadece karşı istihbarat amacıyla kullanılmalıdır ve bunun dışındaki bilgiler arşivlenmemelidir. Ancak bu konuda uzlaşmanın sağlanabilmesi için, Kongre’nin denetim görevini yapmak istemesi ve yönetimin de bunu kabul etmesi gerekiyor."
PBS televizyonunun yayınlayacağı Ermeni soykırım iddialarıyla ilgili belgeselin ardından bu iddiaya karşı çıkanların da katılacağı açık oturuma yer vermesi kararıyla ilgili tartışmalar da sürüyor. Los Angeles Times, bu konuda Ermeni kökenli yazar Aris Janigian’ın kaleme aldığı makaleye yer veriyor. Makalede, soykırım olup-olmadığı tartışmasına yer vermenin gereksiz olduğu öne sürülüyor:
"PBS televizyonu Ermeni soykırımı konusunda niçin böyle bir tavır takınıyor? Bunun cevabı çok basit. PBS, siyasete boyun eğiyor. Amerika’nın sözde müttefiki olan Türkler, kendi yalan tarih anlayışlarına karşı çıkan her kurum ve kuruluşa karşı yıllardır tehditler savuruyor. Fransa, Ermeni soykırımını tanıdığında Türkiye, büyükelçisini geri çağırdı, Fransız ürünlerini boykot etti ve askeri ihaleleri iptal etti. Şimdi, aynı hatayı yaparsak, bizimle de stratejik ilişkilerini kesme tehdidinde bulunuyorlar."