Erişilebilirlik

İran'la İlgili Seçenekler Tartışılıyor


İran’ın nükleer programının silah üretme amaçlı olduğu yolunda belirtiler ortaya çıkar ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu sorunu önümüzdeki ay ele almaya hazırlanırken İran’ı nükleer silah programından vazgeçirmek için neler yapılabileceği, politikacılar ve uzmanlar tarafından tartışılıyor.

Uluslararası alandaki tartışmalar şu sırada, İran’ın niyetlerini doğru olarak tahmin edebilme çabası üzerinde yoğunlaşıyor. Amerika ve Avrupa İran’ın nükleer silah elde etmeye çalıştığına inanıyor. Tahran’daki rejim ise nükleer programının sivil ve barışçı amaçlarla enerji üretmeyi amaçladığını belirtiyor.

İran nükleer silah üretebilmek için gerekli teknolojiyi ne zaman elde edebilir? Uzmanlar bu konuda farklı görüşlere sahip. Tahminler, bu sürenin 2’yle 10 yıl arasında değişebileceği yolunda. Bu konuda farklı düşünceler mevcut olmakla birlikte İran rejiminin bu silahları üretmek için gerekli tesisleri kurmaya başladığı konusunda yaygın bir görüş birliği var. Yine uzmanlara göre, İran, büyük miktarda zenginleştirilmiş uranyum elde yeteneğine yakında sahip olacak. Zenginleştirilmiş uranyum, zenginleştirme derecesine göre sivil amaçlı nükleer tesislerde de, nükleer bomba üretiminde de kullanılabiliyor.

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu yıllardır İran’ı, uranyum zenginleştirme çalışmalarını planlarından vazgeçirmeye çalışıyor ancak bu konuda başarılı olamıyor. İran hükümeti geçen ay Natanz uranyum zenginleştirme tesisini yeniden açtı. Bu durum, merkezi Viyana’da bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nu, İran’ın bu uygulamasını, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne rapor etmeye zorladı. Konseyin konuyu önümüzdeki ay ele alması bekleniyor.

İran’la uluslararası topluluk arasındaki gerginlik artarken, karşılıklı söz düellosunun da tonu şiddetleniyor. Bu arada bazı İsrailli ve Amerikalı politikacılar ve hatta Bush yönetiminin bazı yetkilileri, İran konusunda “bütün tercihleri gözönünde tutmak gerektiğini” belirtiyor. Bu sözler, bir askeri saldırının da düşünebileceği anlamına geliyor. Amerika Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice geçen ay Londra’da yaptığı bir konuşmada askeri seçenek üzerinde konuşurken şöyle dedi:

“Askeri tercihin gündemde olmadığını söylüyoruz, çünkü hala diplomasi alanında yapılabilecek şeyler olduğunu düşünüyoruz. Güvenlik Konseyi’ne gitmek diplomasinin sonu demek değil. Konunun Konseyde ele alınması, biraz farklı, ancak daha kararlı bir ortamda diplomasi anlamına geliyor. Bununla birlikte Başkan Bush, askeri tercihi gözardı etmiyor. Ve samimi olarak söylemek gerekirse, Amerikan Başkanından, herhangibir tercihi gözardı etmesini kimse bekleyemez.”

Uzmanlar, geçmişte yaşanan bir örneği hatırlatıyor: Bu örnek de İsrail’in, Haziran 1981’de Irak’ın Osirak nükleer enerji tesisini bombalaması. Rand araştırma kurumunda güvenlik konuları uzmanı olan James Dobbins, bu saldırıda tesisin tahribolduğunu ancak Irak’ın nükleer programının sone ermediğini hatırlatıyor:

“Hatta, 1981’deki bu saldırının Irak’ın nükleer programını geciktirmek yerine hızlandırdığını düşünenler var. Sona erdiremediği söylenebilir. Çünkü Amerika, 2003 yılında bile Irak’ın nükleer program olduğuna inanıyordu. Gerçi bunun doğru olmadığı bugüne kadar ortaya çıktı ama, yine de Osirak saldırısının tehdidi ortadan kaldırdığı söylenemez.”

Birçok uzman da İsrail’in, Irak’taki nükleer tesise giriştiği hava saldırısıyla bugün İran’da mevcut durumu kıyaslamanın doğru olmadığına inanıyor. Çünkü İran’ın, Irak’ta yaşanan Osirak deneyiminden gerekli dersi çıkardığı tahmin ediliyor. Washington’daki CATO Enstitüsü’nde dış politika uzmanı olan Christopher Preble şöyle diyor:

“Bugün karşı karşıya olduğumuz zorluk; İran’ın nükleer programının, ülkenin farklı yerlerine dağıtılmış olması... Birçok yerde tesisler kalabalık nüfuslu şehirlerin hemen yakınında... Bu nedenle, çok dar çerçeveli bir askeri operasyonla bu tesisleri hedef almak mümkün değil. Askeri eylemi savunan çevreler bile, askeri operasyonla İran’ın nükleer programını tamamen ve yeniden başlatılamayacak şekilde ortadan kaldırmanın mümkün olmayacağını itiraf ediyor.”

Askeri operasyon seçeneğini savunanlardan biri, Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nde savunma uzmanı olan Edward Luttwak. Uzman, Amerika’nın, bir hava saldırısıyla, kritik önem taşıyan bazı tesisleri hedef alarak, İran’ın nükleer programını yıllarca geciktirebileceğini söylüyor:

“Burada, bir gece yarısı tahrip gücü yüksek özel bombalarla, önceden kesin olarak belirlenmiş hedeflere yapılacak bir saldırıdan sözediyoruz. İran’ın etkili bir hava savunma sistemi yok. Hava kuvvetlerinin görev yapabilecek durumda olduğu söylenemez. Karadan havaya füze sistemleri çalışmıyor. Dolayısıyla savunmayı etkisiz hale getirmek için önceden bir askeri kampanya gerekmiyor. Sırf, tedbirli olmak açısından, aynı anda birkaç karadan havaya füze rampasını da hedef alabilirsiniz. Operasyonu kolaylaştırmak için İran’ın elektronik sistemlerini etkisiz hale getirecek önlemler de düşünülebilir.”

Buna karşılık birçok uzman da İran’a karşı bir askeri eyleme girişmenin hata olacağını, çünkü 1981’de Irak’ın İsrail saldırısına karşılık vermemiş olmasına rağmen bugün İran’ın mutlaka misillemede bulunacağını düşünüyor. Bu misillemenin, çeşitli cephelerde ve oldukça şiddetli olabileceği belirtiliyor. California’daki Monterey Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü’nden Sammy Selame, İran’ın, nükleer tesislerini hedef alan bir askeri operasyonu kendisine karşı savaş açılması şeklinde algılayacağını, İsrail hedeflerine ve Amerikan askerlerine saldıracağını düşünüyor:

“En kaygı verici olasılık, Irak’ın güneyinde bulunan İran istihbarat ajanlarının yeni bir çatışma başlatması, Irak’ta Amerikan ve diğer batılı ülkelerin askerlerine karşı büyük çapta saldırılara girişilmesini sağlaması... Bunu da Iraklı Şiileri Amerikan ve İngiliz kuvvetlerine saldırmaları için tahrik ederek yapacaklar.”

Uzmanlar, İran’ın ayrıca dünya çapında, Amerika’yı hedef alan terörist saldırıları kışkırtmaya çalışabileceğini hatırlatıyor. İran’a karşı askeri seçeneği savunan uzman Edward Luttwak bunu fazla ciddiye almıyor:

“Çeşitli şekillerde ve şiddetle karşılık verecekleri konusunda şüphe yok. Ancak, misilleme yapacak diye İran’ın nükleer tesislerini vurmamak da doğru değil.”

Birçok uzman, bir askeri saldırı seçeneğini gündemde tutmak suretiyle İran’ın, görüşme masasına dönmesini sağlamanın mümkün olacağını düşünüyor. Ancak aynı uzmanlar askeri saldırının sadece bütün diplomatik yollar denendikten sonra sözkonusu olması gerektiğini de belirtiyor. Mevcut krizde henüz bu noktaya gelinmiş değil. Uzmanlar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve örgüte bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun, durumun tamamen kontrol dışına çıkmaması için yaratıcı çözümler geliştirmesi gerektiğini kaydediyor.

XS
SM
MD
LG