Erişilebilirlik

Rusya-Çin Yakınlaşması Kaygı Veriyor


Çin ve Rusya arasındaki ilişkiler son yıllarda büyük ölçüde gelişti. Daha önce sınır uyuşmazlıkları ve diğer sorunlar nedeniyle bozuk olan ilişkiler düzelmekle kalmadı, iki ülke arasında yeni ticaret anlaşmaları imzalandı; silahlı kuvvetleri ortak manevralara başladı. Asya’nın bu iki büyük gücü arasındaki yakınlaşma Amerika açısından ne anlam taşıyor?

Çin-Rus ilişkilerindeki gelişmeler 2001 yılında iki ülkenin, Şanghay Beşlisi diye anılan bölgesel işbirliği örgütüne resmiyet kazandırmasıyla dünyanın ilgisini çekti. Çin, Rusya, Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan’dan oluşan gruba resmen Şanghay İşbirliği Örgütü adı verildi ve hedefinin, terörizm, bölücülük ve aşırı siyasi hareketlere karşı mücadele ederken ekonomik işbirliğini güçlendirmek olduğu açıklandı.

O tarihtenberi Çin ve Rusya arasında çok sayıda anlaşmaya varıldı. Rusya, Çin’e silah satmaya başladı; petrol ve doğal gaz sağlamayı vaadetti. İki ülke arasında yıllarca süren sınır uyuşmazlıkları çözüme bağlandı.

Ancak, Johns Hopkins Üniversitesi Dış Politika Enstitüsü uzmanı David Satter’ın söylediği gibi ikili işbirliğinin en çarpıcı örneği, geçen yaz aylarında yapılan ortak askeri manevralar oldu:

“Rusya uzun süredir Çin’e silah sağlar. Ancak 10 bin asker ve uzun menzilli Rus bombardıman uçaklarının katıldığı bu tatbikatın en büyük özelliği, Çin topraklarında yapılması ve Rus Backfire bombardıman uçaklarının da rol almasıydı. Çin bu uçaklardan satın almak istiyor ve Taiwan’a girişebileceği bir istila hareketinde bu uçakları kullanmak istediği biliniyor.”

Çin-Rus ortak askeri manevralarının çapı, Amerika’nın bölgedeki müttefikleri Japonya, Güney Kore ve özellikle Taiwan tarafından kaygıyla karşılandı. Ancak Rusya ve Çin tatbikatların herhangibir ülkeye yönelik olmadığını, terörist saldırılara karşı hazırlık ve Çin’in satınalmak istediği silahları denemek üzeri yapıldığını açıkladı.

Oysa birçok uzman, ortak askeri tatbikatta klasik savaş senaryolarının uygulandığını, bunun terörist örgütlerle mücadele açısından bir yararı olmadığını belirtiyor. Yine uzmanlar, yeni silah sistemlerini üretildikleri fabrikalarda denemenin daha kolay olduğuna dikkat çekiyor. Uzmanlar, ortak Çin-Rus askeri tatbikatının, bu iki ülkenin Asya-Pasifik bölgesinde söz sahibi oldukları konusunda Amerika’ya bir mesaj verme girişimi olduğunu belirtiyor.

David Satter, geçen yılki ortak askeri manevralardan önce imzalanan, 21’inci Yüzyılda Dünya Düzeni konulu Çin-Rus ortak bildirgesinin, bu iki ülkenin, dünyada kuvvet dengesini kendilerinden yana değiştirme niyetini ortaya koyduğunu söylüyor:

“Bu açıklama, dolaylı yoldan da olsa iki ülkenin, Amerika’nın dünyada tek söz sahibi olmasını önlemeyi ortak çıkarlarına uygun gördüğünü ortaya koydu.”

Johns Hopkins Üniversitesi uzmanı, hem Rusya hem de Çin’in, Orta Asya’da Müslüman köktendinciliğin yayılmasından kaygı duyduğunu belirtiyor. David Satter’a göre iki ülke de Amerika’nın kendi sınırlarının çok yakınında etkinlik sahibi olmasından rahatsızlık duyuyor.

Washington’daki Cato Enstitüsü’nde dış politika uzmanı olan Justin Logan da Rusya’nın uzun süredir NATO ittifakının yayılmasından kaygı duyduğunu belirtiyor:

“Soğuk Savaş’ın sona ermesinden buyana hep Rusya’nın ‘kırmızı çizgileri’nin nerede olduğunu merak ederiz. Baltık ülkeleri NATO üyesi olduğu zaman bunun büyük sorun yaratacağını düşünenler oldu. Ama asıl, Moskova’yla ilişkileri pek iyi olmayan Ukrayna ve Gürcistan gibi ülkeler NATO’ya göz kırpmaya başlayınca Rusya’nın kırmızı çizgiyi çektiğini gördük...”

Justin Logan’a göre Rusya, batıya elinde seçenekler olduğunu göstermek istedi ve bu yüzden Çin’le yakınlaştı. Çin de büyüyen bir ekonomik güç olarak Rusya’nın petrol ve doğan gazına ilgi duymaya başladı. Uzman, askeri manevralarla yapılan kuvvet gösterisinin, Taiwan’ın ya da Çin’deki Müslüman nüfusun bağımsızlık girişiminde bulunmalarını önlemeyi amaçladığını da düşünüyor.

Geçen yıl Rusya ve Çin, Şanghay İşbirliği Örgütü’nde, Hindistan, Pakistan, İran ve Moğolistan’a gözlemci statüsü tanıdı. Böylece nükleer güç sahibi ülkelerden dördü ve dünya nüfusunun yaklaşık yarısı bu örgüt içinde biraraya gelmiş oluyordu. Bazı gözlemciler bu durumun Amerika’yı kaygılandırması gerektiğini belirtirken diğerleri, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün herhangibir geleceği olmadığını tahmin ediyor.

Amerikan Dış Politika Konseyi’nden Ilan Berman, Çin ile Rusya arasındaki ilişkilerde sık sık gerginlik yaşandığını ve bu gerginliklerin yeniden su yüzüne çıkmasının kaçınılmaz olduğunu savunuyor:

“Bir kere Çin hızlı bir ekonomik büyüme içinde ve bu büyümeyi desteklemek için yabancı enerji kaynaklarına ihtiyacı var. Bu kaynakların çoğu da Pekin’in kuzeyinde yatıyor. Çin’in Orta Asya ve Kafkaslar’a daha çok ilgi duymasının sebebi bu... Rusya gibi Çin de bu bölgelerde saygınlık kazanmak, siyasi nüfuz sahibi olmak ve buralardaki yeni enerji kaynaklarından yararlanmak istiyor. Rusya’yla arasındaki ilişki uzun dönemde işbirliğinden çıkıp çekişmeye dönüşecektir. Bence bu kaçınılmaz bir durum...”

Bazı gözlemciler, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün temelinde bir olumsuz stratejik hedefin yattığını, bunun da Amerikan ve batı nüfuzuna karşı koymak olduğunu söylüyor. Dış Politika Konseyi’nden Ilan Berman, Şanghay Örgütü içinde biraraya gelen ülkelerin çok farklı çıkarlar peşinde olduklarını ve Amerika için tehdit oluşturabilecek kadar güçlü ve uzun ömürlü bir ittifak oluşturmalarının beklenemeyeceğini savunuyor.

XS
SM
MD
LG