Erişilebilirlik

'Telafer'deki Operasyon Zaten İç Savaş'


Irak’ın kuzeyindeki Telafer kentinde iki haftadır devam eden askeri operasyon, Ankara’da endişelere yol açtı. Nedeni, kent nüfusunun çoğunluğunun Türkmenlerden oluşması. Bundan dolayı Türkiye, operasyonun devam ettiği kente Kızılay aracılığıyla yardım malzemesi yolladı. Telafer halkıysa, çatışmalardan dolayı kenti neredeyse tamamen boşaltmış durumda.

Yıllardır bölgeyi ve bölge halkını yakından inceleyen bir Amerikalı uzman, Telafer'deki operasyonun göründüğünden farklı boyutları olduğunu belirtiyor. Tarih profesörü Juan Cole, Telafer’deki Türkmenlerin, eskiden Saddam Hüseyin yönetimine destek verdiğini, şimdi de Iraklı direnişçilere yardım ettiğini söylüyor. Bunun nedeni Irak'taki mezhep farkları. Sünni Saddam rejimine destek veren Sünni Türkmenler, Cole'a göre bugün dezavantajlı durumda olduklarına inanıyor ve Sunni direnişçileri destekliyor.

Michigan Üniversitesi Modern Ortadoğu ve Güney Asya Tarihi bölümü öğretim üyelerinden Profesör Juan Cole, Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı Telafer’deki gelişmeleri önceden tahmin eden bir uzman. Cole, Haziran ayı sonunda İnternet sitesinde yayınlanan bir makalesinde, Telafer’deki Türkmen gerillaların, direnişçilere yardım etmek üzere, Suriye üzerinden Irak’a yabancı savaşçıların gizlice girmesine yardım ettiğini ve bu konuda kanıtlar bulunduğunu yazdı.


'Irak Ordusu Dedikleri Kürt Peşmergeler'

Son iki haftadır Telafer’de yürütülen operasyon çerçevesinde, Amerikan birlikleri tarafından desteklenen Irak ordusunun, yabancı savaşçıların ülkeye girmesini önlemeye çalıştığı bildiriliyordu. Profesör Cole, Telafer'de Amerikan askerlerinin desteğinde operasyon yapan Irak birliği içindeki ana unsurun, “Kürt-Şii” ittifakı olduğunu belirtiyor:

"Telafer'deki Irak birliği, esas olarak Kürt Peşmergelerden oluşuyor. Üstelik Şii Türkmenler de, gerilla hareketine katılan Sünni Türkmenlerin tespiti için sorgulamalara katılıyor. Telafer içinden bakıldığında durum aslında, Şii ve Kürtlerin, Amerikan desteğinde Sünni Türkmenlere karşı yürüttüğü bir operasyondan ibaret. Etnik bir çatışma, hatta gizli bir iç savaşı andıran bu duruma Amerika’nın yaptığı müdahale, bu operasyonu, Irak’ın siyasi geleceği açısından çok hassas, hatta tehlikeli bir hale getiriyor."

Profesör Cole, Telafer’den kaçan halkın civar bölgelerde mülteci konumuna düştüğünü ve zaman içinde kente geri döneceklerini belirtiyor. Ancak gerek Amerikalıların, gerekse Şii ve Kürtlerden oluşan bir Bağdat yönetiminin, Telafer’deki Türkmenlere karşı tavrını bir süre sürdüreceğini, çatışmaların önümüzdeki zamanlarda da devam edeceğini belirtiyor. Cole yüzde 90’ı Türkmen olan Telafer’deki mezhep dağılımını şu şekilde açıklıyor:

"Telafer’de Türkmenlerin yüzde 70’i Sünni, yüzde 30’u da Şii. Kerkük’teyse Türkmenlerin çoğu Şii’dir. Telafer’deki Sünni Türkmenler, Baas Partisi döneminde bilinçli olarak hükümete destek verdi. Baas partisi üyesi oldular, hükümet ve orduda önemli derecelere getirildiler. Bundan dolayı, Telafer’deki Sünni Türkmenlerin siyasi tavırları, Felluce’deki Sünni Arapların tavırlarından hiç farklı değil. Yarar gördükleri Baas rejiminin Amerikalılar tarafından devrilmesinden hiç memnun değiller. Kürtler ve Şiiler tarafından yönetilmekten korkuyorlar."


'İç Savaş Zaten Var'

Profesör Cole, Telafer’deki çatışmaları, Sünni, Kürt ve Şii unsurların katılımı açısından “gizli bir iç savaş” diye tanımlıyor:

"Operasyonun yapılış tarzı, bir tür iç savaş zaten. Kürtler, Sünni Türkmenlere karşı savaşıyor. Şii Türkmenler, Sünni Türkmenler aleyhinde ihbarcılık yapıyor. Üstelik bu Amerikalıların desteğinde yapılıyor. Bunun zaten bir iç savaş niteliğinde olduğu açık."

Bununla birlikte uzman, Irak’ta yaygın bir iç savaş yaşanması durumunda, barışın kolayca tesis edilemeyeceğini ileri sürüyor. Lübnan iç savaşının 14 yıl sürdüğünü hatırlatan Profesör Cole, Irak’ta da tarafların masaya oturmasının yıllar sürebileceğini belirtiyor.


"Kerkük Patlamaya Hazır"

Ortadoğu ve güney Asya bölgelerinde İslam tarihi ve Şiiler üzerine çalışmaları bulunan Profesör Cole, Kerkük'ü ise her an patlamaya hazır bir “barut fıçısı” diye niteliyor:

"Kerkük her an patlayabilir. 20’inci yüzyılın başlarında Kerkük bir Türkmen kentiydi. Ancak gelişen petrol sanayisi, büyük bir Kürt nüfusunu da kente çekti. Son dönemlerde de Saddam Hüseyin, Araplaştırma politikası başlattı. Bunun yanı sıra, Saddam Kerkük’ü Kürt bölgelerinden ayırıp, yapay bir vilayete bağladı. Kerkük’e çok sayıda Arap getirdi. Kürtleri ve bazı Türkmenleri kentten sürdü. Şimdiyse Kürtler, Saddam’ın bu politikasını tersine çevirmek istiyor. Sanıyorum 2007’nin sonuna kadar çok sayıda Arap, kentten zorla sürülecek. Zaten birçok Arap güneye dönmüş durumda."

Kerkük’ün nüfus yapısının zorla değiştirilip değiştirilmeyeceği sorulan Amerikalı tarihçi, bunun kentte zaten hergün yaşanan, olağan bir durum olduğunu anlatıyor. Profesör Cole, Kerkük’te Kürtlerin nüfusunun hızla arttığını, Araplarınsa hızla azaldığını belirtiyor ve Türkmenlerin iki ateş arasında kaldığını sözlerine ekliyor:

"Türkmenler içinde de Irak’ın kuzeyinde bir Türkmen bölgesi kurulmasını isteyenler var. Tabi bu durum da silahlı çatışmalara ve etnik temizlik politikalarına yol açabilir. Türkiye’de halk bu gelişmelere karşı çok hassas davranıyor."


'Türkiye Tek Yanlı Müdahale Edemez'


'Peki PKK ve Türkmenler açısından hassasiyetleri olan Türkiye, Irak’a tek yanlı müdahalede bulunabilir mi?' diye sorduğumuz Cole, bu soruyu şöyle yanıtlıyor:

"Ben Türkiye’nin tek yanlı bir müdahalede bulunacağına inanmıyorum. Ancak Türkiye, daha önce böyle bir tehditte bulundu. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün bu yönde demeci oldu. Ama bir yandan Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmeye çalıştığını unutmayalım. Aynı zamanda NATO üyesi bir ülke. Türkiye Irak’a tek yanlı girmeye karar verirse, bu iki kurumla ciddi sürtüşmeye girer. Bu Türkiye’yi siyasi ve ekonomik bir tecride sürükler. Türkiye bunun altından kalkamaz. Türk politikacıların bu tarz demeçleri bir tür tehdit amaçlı yaptığına inanıyorum.

Türkiye’nin Irak’a olası tek yanlı müdahalesinin Amerika’yla ilişkileri açısından doğuracağı sonuçları sorduğumuz Profesör Cole’un değerlendirmesiyse şöyle:

"Amerika, Türk hükümetine Irak’a tek yanli asker gönderemeyeceğini söyleyebilecek durumda. Bir yandan da Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir Kürdistan kurulacağı yönündeki endişeleri abartılı buluyorum. Türkiye, kendi Kürt vatandaşlarının onlara katılacağını sanıyor. Oysa çok sayıda Kürt, Türkiye’nin başta İstanbul olmak üzere birçok bölgesine dağılmış durumda. Üstelik Kürtlerin seçimlerde kullandıkları oylar belirgin bir özellik taşımıyor. Bir blok halinde oy kullanmıyorlar ve diğerleri gibi dağınık partilere oy veriyorlar. Türkiye’nin kaygıları siyasi gerçeklerin çok üzerinde. Üstelik İranlıların da Kürtlerle ilgili kaygısı olduğunu unutmayalım."

Irak’ın kuzeyindeki durumu sorduğumuz Michigan Üniversitesi profesörlerinden Juan Cole, Kürtlerin 30 Ocak’taki seçimlerde referandum yaptıklarını ve yüzde 98’lik bir çoğunluğun bağımsızlık yönünde oy kullandığını hatırlatıyor. Ancak buna rağmen, Kürt politikacıların elden geldiğince bölgesel özerklik almaya çalışacağına ve Bağdat’ta elden geldiğince zayıf bir federal hükümet kurulması için uğraşacağına inandığını belirtiyor.

Profesör Cole, sorulacak asıl sorunun ise, Amerika’nın müdahalesinden sonra Irak’ın toprak bütünlüğünün, geri dönülemez bir biçimde zarar görüp görmediği olması gerektiğini kaydediyor.

XS
SM
MD
LG