New York Times, Irak parlamentosunun anayasa taslağının hazırlanması için belirlenen süreyi bir hafta uzatmasını, uzlaşma sağlanabilmesi açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor. Gazete, Irak’taki farklı etnik ve dini grupların geçmişte zor kullanılarak bir arada tutulduğunu hatırlatıyor ve anayasa taslağında uzlaşma sağlanması durumunda ilk kez gönüllü bir birlik sağlanacağını kaydediyor.
"Direnişçiler, anayasanın gecikmesini Amerika’nın Irak’ta başarısız olduğu şeklinde yorumlayabilir ve bu durum onları cesaretlendirebilir. Ancak Irak’taki farklı gruplar arasında zaten var olan bölünmüşlüğün anayasaya da yansıması, onları yeni şiddet eylemlerine teşvik edecektir. Amerika’nın askerlerini bir an önce çekebilmek için belirlenen takvimde ısrar etmesi anlaşılır bir şeydir ama Washington anayasanın Amerika’nın geleceğinden çok Irak’ın geleceği açısından önem taşıdığını da kabul etmelidir."
Washington Post, American Enterprise Enstitüsü’nden Frederick Kagan’ın Irak’taki güvenlik önlemlerini ele alan bir makalesine yer veriyor. Kagan, Irak güvenlik güçlerinin sayısının artmasıyla birlikte Amerikan askerlerinin çekilmeye başlaması düşüncesine karşı çıkıyor.
"Eğer direniş sürerse, ki öyle görünüyor, Iraklılar önümüzdeki yıllarda da önemli ölçüde Amerikan askerinin varlığına ihtiyaç duyacaktır. Iraklı askerlerinin sayısındaki artışa paralel olarak Amerikan askerlerinin sayısının azaltılması çok tehlikeli bir eylem olacaktır. Böyle bir karar Amerika’nın Irak’ta başarıya ulaşmasını riske sokacak ve zor koşullar altında kendi ülkelerinde demokrasiyi kurmaya çalışan milyonlarca Iraklının çabalarını tehlikeye atacaktır."
Christian Science Monitor ise, Amerika’nın gıda stoklarını hedef alabilecek bir biyolojik terör saldırısı ihtimalini mercek altına alıyor. Ülkedeki gıda stoklarının şimdiye kadar teröristler açısından kolay bir hedef oluşturduğu görüşüne yer veren gazete, son dönemde yönetimin bu konudaki hassasiyetinin arttığını ve önlem almaya başladığını belirtiyor.
"Amerika’da tarım, ülke ekonomisinin %13’ünü oluşturuyor ve istihdamın %18’ini sağlıyor. Bu nedenle, tarım sektörüne yönelik bir terör saldırısı, yol açabileceği can kaybının ötesinde bir ekonomik krize ve yönetime duyulan güvenin azalmasına da neden olabilir. Bu konuda, yanlış bir alarmın bile maliyeti çok yüksek olur. Neyse ki, böyle bir terör saldırısı ihtimalinin giderek daha fazla ciddiye alındığını görüyoruz."
USA Today kredi kartlarına uygulanan keyfi ve yüksek faiz oranlarını gündeme getiriyor ve bu konudaki yasal düzenlemelerin yetersizliğinden şikayet ediyor. Gazete, bankaların kredi kartı sahiplerinin mali durumundaki değişiklikleri gerekçe göstererek uyguladıkları faiz oranlarında astronomik artışlara gittiğini belirtiyor.
"Amerikan Bankalar Birliği, gelir düzeyleri ve harcamalarına göre farklı kişilere farklı faiz oranları uygulanmasının gayet normal olduğunu savunuyor. Ama yüzde 30’u bulan faiz oranları müşteriyi istismar etmektir. Eğer kredi kartı şirketleri, tefecilerle aynı kefeye konmak istemiyorsa, mesnetsiz gerekçelerle faiz oranlarını artırmaktan ve halkı soyup soğana çevirmekten vazgeçmelidir."