Erişilebilirlik

3 Ağustos 2005: Türkiye'deki Afrikalı Göçmenlerin Durumu Ele Alınıyor


“Avrupa’ya gitmek umuduyla İstanbul’a gelip burada kalan Afrikalı göçmenler artık kendi futbol turnuvalarını düzenliyor.” Christian Science Monitor muhabiri Yigal Schleifer, İstanbul’daki Afrikalıların sayısındaki artışı bu sözlerle açıklıyor. Haberde, Uluslararası Göç Örgütü’nün verilerine göre, Ortadoğu ve Afrika’dan Türkiye’ye her yıl 250 bin göçmenin geldiği belirtiliyor:

"Düzenlenen futbol turnuvası, savaştan ve ekonomik sorunlardan kaçarak Avrupa’ya gitmek isteyen Afrikalılar için Türkiye’nin önemli bir geçiş yolu haline geldiğini ortaya koyuyor. Ancak Avrupa, sınırlardaki önlemleri artırdığı için bu göçmenlerin büyük bir kısmı çaresiz bir şekilde Türkiye’de, özellikle de İstanbul’da saplanıp kalıyor. Türklerin bile iş bulmakta ve ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çektiği Türkiye’de Afrikalı göçmenler şaşkınlık ve tepkiyle karşılanıyor."

Suudi Arabistan kralı Fahd’ın ölümünü değerlendiren Boston Globe, dünya petrol rezervinin dörtte birine sahip olan bu ülkedeki istikrarın önemine dikkat çekiyor. Gazete, Suudi yönetiminin yıllarca radikal İslamcı akımları desteklediğini hatırlatıyor ve bu akımların şimdi Kraliyet ailesi açısından en büyük tehdidi oluşturduğu görüşüne yer veriyor:

"Muhaliflerini cezaevlerine gönderen, kadınların resmi dairelerde çalışmasına hatta otomobil kullanmasına bile izin vermeyen bir ailenin yönetimine dayanarak istikrar sağlamak, Amerikalıların pek hoşuna gitmeyebilir. Ancak böyle bir bağımlılıktan kurtulmanın tek yolu enerji politikamızda radikal bir değişime gitmekten geçiyor. Enerji tasarrufunu ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını öne çıkarmak gerekiyor. Suudi Arabistan’da reform çağrılarımızın cevap bulabilmesi için, önce bizim enerji politikası konusunda reforma gitmemiz gerekiyor."

New York Times, İran’da cumhurbaşkanlığına seçilen Mahmud Ahmedinejad’ın bugün resmen görevine başlayacağını hatırlatıyor. Gazete, İran’ın nükleer programı konusunda Avrupa Birliği’yle sürdürdüğü görüşmelerden henüz bir sonuç çıkmadığını kaydediyor ve Ahmedinejad’ı başta bu konu olmak üzere bir çok önemli iç ve dış sorunun beklediğini belirtiyor:

"Şimdiye kadar İran’da hiçbir cumhurbaşkanı, mollaların taleplerine karşı çıkmayı başaramadı. Ahmedinejad’ın da farklı bir politika izlemesi beklenmiyor. Ancak yine de Ahmedinejad’ın seçim kampanyası sırasında molla yönetiminin adam kayırma anlayışını ve yolsuzlukları eleştirdiği de unutulmamalıdır. Bir muhafazakar olan Ahmedinejad’ın nükleer program konusunda bir uzlaşmaya imza atması, tıpkı komünizm karşıtlığıyla tanınan Richard Nixon’un komünist Çin’le anlaşmaya varması gibi hoş bir sürpriz olur."

Washington Post ise Çin’in Amerikan petrol firması Unocal’ı satın almaktan vazgeçmesini, Çin’in sanıldığı kadar korkutucu bir güç olmadığının kanıtı olarak yorumluyor. Ancak gazete, bu kararın alınmasında Kongrenin korumacı anlayışının etkili olduğunu da vurguluyor ve bu anlayışı sert biçimde eleştiriyor:

"Kongre, Çin’in Unocal’ı satın alması durumunda Amerikalı tüketicilerin zarar göreceğini düşünerek endişeye kapıldı. Kongrenin satışa karşı çıkmasının bir başka nedeni de, bu satışın bedelinin Çin hükümetinin sağladığı ucuz kredilerle ödenecek olmasıydı. Ancak Çinliler zaten bu ucuz krediler sayesinde Unocal’ın Amerikalı hisse sahiplerine fazladan para önerebildi ve şirketin Amerika’daki istihdam düzeyini koruma vaadinde bulundu. Çin hükümetinin sağladığı sübvansiyondan Amerikalı hisse sahipleriyle Amerikalı işçilerin yararlanmasının neresi yanlış?"
XS
SM
MD
LG