Erişilebilirlik

15 Temmuz 2005: 'Ilımlı Müslümanlar Teröre Karşı Tavır Almalı'


USA Today, Londra’da geçen hafta yaşanan bombalı saldırıların ardından ılımlı Müslümanların radikal unsurlara karşı mücadelesinin önemini vurguluyor. Müslüman ülkelerde, Usame Bin Ladin’e ve bombalı eylemlere verilen desteğin azaldığını kaydeden gazete, bütün Müslümanlardan, Batının politikalarına tepki duysalar bile teröre karşı etkin tavır almalarını istiyor:

"Ilımlı Müslümanlar teröre karşı olduklarını sık sık dile getirse de, kullandıkları ifadelerde bazı muğlaklıklar olabiliyor. Müslümanların büyük bir kısmı Amerika ve İngiltere’nin Ortadoğu’daki politikalarından rahatsızlık duyuyor. Müslümanların öldürüldüğü Irak savaşı, baskıcı Arap yönetimlerine verilen destek ve Amerika’nın Filistinlilere yardım etmek için bir şey yapmadığı düşüncesi bu rahatsızlıkların başında geliyor. Bunlar, siyasi düzeyde tartışılabilecek konular ama bu tartışma, terörün bir araç olarak kullanılmasından ayrı olarak yürütülmelidir."

Washington Post yazarı Charles Krauthammer, Londra’daki eylemleri düzenleyenlerin İngiliz vatandaşı olduğuna dikkat çekiyor. Hollanda’da film yapımcısı Theo Van Gogh’un da Holanda vatandaşı bir Müslüman tarafından öldürüldüğünü hatırlatan yazar, Avrupa’daki ikinci ve üçüncü nesil Müslümanların daha radikal olduğunu ifade ediyor ve Avrupa’daki Müslüman topluma teröre karşı daha etkin tavır alma çağrısında bulunuyor.

"Bu, rakip bir medeniyetin en ilkel unsurlarına karşı yürütülen bir iç savaştır. Avrupalı Müslümanlar da bu savaşa katılmalıdır. Sadece terör saldırılarını kınamakla kalmamalı ve saldırıların kaynağı olan kökten dinci ideolojiyi ve bu ideolojinin yandaşlarını da kınamalıdır. Niye Usame Bin Ladin’i kınayan fetvalar yayınlanmıyor? Niye intihar saldırısı düşüncesi kınanmıyor? Avrupalılar, bütün Müslüman liderlerden bunları talep etmelidir."

New York Times, İsrail’in yaklaşık beş hafta sonra Gazze’den çekilmeye başlayacağını hatırlatıyor ancak İsrail ve Filistin yönetimleri arasındaki kopukluk nedeniyle barış için büyük bir fırsat oluşturan bu adımın heba edilebileceği uyarısında bulunuyor. İsrail başbakanı Ariel Şaron’un Filistinlilere taviz vermiş gibi görünmemek için işbirliğine yanaşmadığını savunan gazete, Filistin lideri Mahmud Abbas’ın da halkın desteğini giderek kaybettiğini ifade ediyor:

"İsrail, Gazze’den çekildikten sonra yapılması gereken işlerle ilgili sorumluluk üstlenmekten kaçınıyor ve Filistinlilere “bu sizin meseleniz” yaklaşımında bulunuyor. Filistin lideri Abbas da, bu politikaya benzer bir tavırla karşılık vermeye başladı. Ancak ne ilgili tarafların ne de bütün dünyanın böyle bir politikayı kaldıracak lüksü var. Dışişleri Bakanı Condolleeza Rice ve uluslararası toplumun temsilcisi James Wolfensohn, önümüzdeki ay tarafları bir araya getirmek için yoğun bir çaba harcamalıdır. Gazze’den çekilme sürecinde tarafların yapıcı bir işbirliğine gitmesi ve bunun da daha kapsamlı bir barışa zemin hazırlaması sağlanmalıdır."

Christian Science Monitor, Kuzey Kore’nin nükleer programı konusunda on gün sonra başlaması planlanan görüşmeleri ele alıyor. Bu görüşmelerin Kuzey Kore’nin son şansı olduğunu öne süren gazete, görüşmelerden bir sonuç çıkmaması durumunda Amerika’nın ekonomik yaptırım talebiyle konuyu Birleşmiş Milletler’e götürmesi gerektiğini savunuyor:

"Amerika, üzerine düşeni yaptı. Kuzey Kore’yi egemen bir devlet olarak tanıdı ve saldırma niyetinde olmadığını açıkladı. Hatta Başkan Bush, Kuzey Kore lideri Kim Jong İl’den bahsederken kendisinden kibar bir biçimde “bay” diye bahsetti ve Amerikalı yetkililerin Kuzey Koreli diplomatlarla doğrudan görüşmesine izin verdi. Kuzey Kore, bu görüşmelerden bazı faydalar elde etmek istiyorsa, önce nükleer tesislerini imha etmelidir. Pyongyang’ın 1994’teki anlaşmayı çiğnediği unutulmamalıdır. Şimdi, mesele çok daha büyük önem taşıyor ve nükleer tesislerin yok edilmesinin kanıtlanması artık bir zorunluluktur."
XS
SM
MD
LG