Erişilebilirlik

20 Haziran 2005: Brüksel'deki AB Zirvesi Değerlendiriliyor


Avrupa Birliği’nin Brüksel’deki zirvesini değerlendiren New York Times, Avrupalı liderlerin Anayasa tartışmalarını sürece yayma kararını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor. Ancak gazete, Birliğin bir kimlik krizi yaşadığı böylesi bir dönemde, liderlerin asıl sorunlara odaklanmak yerine bütçe tartışmasına girmesini eleştiriyor.

"Avrupalı liderler, bütçe tartışması yerine örneğin tarım teşviklerini ele almalıydı. Liderlerin, Birliğin liberal mi yoksa sosyal bir ekonomik model mi izleyeceğini de tartışması gerekiyordu. Ayrıca yeni üyeler alınmasına, özellikle de Türkiye’ye karşı giderek artan güçlü bir direniş var. Bütün bu konuların tartışılması, kararlı ve cesur bir liderliği gerektiriyor ancak Avrupa bu konuda ciddi bir sıkıntı yaşıyor."

Los Angeles Times, Fransız halkının Avrupa anayasasına hayır demesi ve Almanya’da iktidardaki sosyal demokrat partinin yerel seçim yenilgisi sonrasında İngiltere Başbakanı Tony Blair’in giderek öne çıktığı saptamasında bulunuyor. İngiltere’nin Avrupa Birliği dönem başkanlığını da üstleneceğini kaydeden gazete, Blair’in küresel konularda da önemli roller üstlenmeye başladığına dikkat çekiyor.

"Blair’in Bush’a gösterdiği sadakat, hem Afrika’ya yardım, hem Ortadoğu barış süreci hem de küresel ısınma konularında bir şeyler yapması için Amerikan başkanına istediği kadar baskı yapma hakkı tanıyor. Ayrıca İngiltere’nin yakında Almanya’yı geçerek dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi haline gelecek olması, Blair’in Avrupa Birliği liderlerine ekonomik reform için baskı yapmasına da olanak sağlıyor."

Washington Post ise Sudan’ın Darfur bölgesinde durumun giderek kötüye gittiğini belirtiyor ve Birleşmiş Milletler’in daha fazla yardım için bağış kampanyası açmaya hazırlandığını duyuruyor. Ancak gazete, daha önceki bağış toplama çalışmalarının belirlenen miktarlara ulaşmadığını hatırlatıyor ve asıl çözümün Sudan hükümetinin bölgeye yönelik politikalarında değişim sağlanmasından geçtiğini vurguluyor.

"Sudan yönetimi, milyonlarca insanın köyünü yakarak bu insanları Batı’nın yardımına muhtaç hale getirdi. Yerlerinden edilerek kamplarda yaşamaya zorlanan Darfur halkı, kendini besleyebilecek imkanlardan yoksun bırakıldı. Bu durumu düzeltmenin yolu, insanların yeniden güven içinde köylerine dönebilecekleri bir ortamın sağlanmasından ve Sudan yönetimine yerel milislerin saldırılarını önlemesi için baskı yapmaktan geçiyor. Amerika bir ölçüde bu politikayı uyguluyor, ancak izlediği politika henüz sonuç alıcı bir düzeye gelmedi. Bu arada, insanlar da ölmeye devam ediyor."

Boston Globe da, Afrika Birliği’nin Sudan yönetimiyle Darfur’daki isyancı güçler arasındaki arabuluculuk çalışmalarını mercek altına alıyor. Gazete bölgedeki sorunların iç savaştan değil Sudan hükümetinin soykırım politikasından kaynaklandığını savunuyor ve Hartum yönetimini uluslararası yardım çalışmalarını engelleyerek soykırım politikasını sürdürmekle suçluyor.

"Eğer Hartum’daki liderler soykırımı önlemek istiyorlarsa, yardım görevlilerini taciz etmeye son vermeli, Arap milisleri silahsızlandırmalı, halen Darfur’da görev yapan 2400 kişilik Afrika Birliği gözlemcilerinin güvenlik görevini üstlenmesine ve sayılarının bu göreve uygun bir düzeye çıkarılmasına izin vermelidir. Bütün bunları yapmak için Darfur’daki isyancılarla bir barış anlaşmasına varılmasını beklemek gerekmiyor. Ancak Sudan yönetiminin şu ana kadar yaptıkları, barıştan tek anladığı şeyin, Darfur halkını yok etmek olduğunu gösteriyor."

XS
SM
MD
LG