Erişilebilirlik

25 Mayıs 2005: Bakü-Ceyhan-Tiflis Boru Hattı Açılışına Tepkiler


Washington Times, Bakü - Ceyhan petrol boru hattı ile ilgili gelişmelere ayırdığı köşe yazısında, Azerbaycan ile Amerika arasındaki stratejik ortaklığın, boru hattının açılışı ile daha da artacağını vurguluyor.

"Petrol boru hattının açılışı, Amerika – Azerbaycan ilişkileri açısından yeni bir dönüm noktası teşkil ediyor. Hazar Havzası’ndaki stratejik konumu dışında İran ve Rusya gibi Amerika’nın bölgedeki en büyük iki rakibiyle komşu olması, Azerbaycan’ın önemini daha da artırıyor. Azerbaycan, Şii nüfusu ve laik rejimi ile, Müslüman ülkeler için çoğulcu ve demokratik bir model arayışındaki Amerika’ya esin kaynağı olabilir. Ve en önemlisi, terörle mücadelede Amerika’ya destek veren, Afganistan’a ve Irak’a asker gönderen Azerbaycan, küresel enerji güvenliği konusunda da Amerika’ya stratejik katkıda bulunabilir."

Christian Science Monitor ise, İran ve Kuzey Kore’nin Amerika’ya yönelik tehdidini değerlendirirken, Washington’un nükleer güvenlik politikasını kırmızı çizgilerle belirginleştirmesi gerektiğini savunuyor:

"İran ya da Kuzey Kore, Amerika’ya karşı doğrudan ya da teröristler aracılığıyla dolaylı olarak nükleer silah kullanmaları halinde, yok olmalarıyla sonuçlanacak bir misilleme ile karşılaşacaklarını biliyor. Ayrıca, istihbarat birimleri, bu tür bir hazırlığı, füzelerin bir yerden başka bir yere nakledilmesini ya da benzer bir hareketliliği kolayca tespit edebilir ve buna karşı önlem alabilir. Silah yapımında kullanılabilecek nükleer madde ve araç gereçleri denetlemekse çok daha kadar zor. Gerçi hem İran hem de Kuzey Kore, bu tür maddelerin üçüncü ülkelere ya da gruplara transfer edilmeyeceği konusunda güvence verdiler; fakat bunun inanılır olması için, kırmızı çizgilerden haberdar olmaları ve bu çizgileri aşmaları halinde çok ciddi sonuçlarla karşılaşacaklarını bilmeleri gerekiyor."

Los Angeles Times ise, Irak’ta son günlerde meydana gelen şiddet olaylarına ayırdığı köşe yazısında, asayiş sorunun büyük ölçüde, Sünnilerin yeni Irak’ta yeterince temsil edilememesinden ve bir ölçüde düzen dışına itilmesinden kaynaklandığını ileri sürüyor:

"Sünni Araplar, Irak nüfusunun sadece yüzde yirmisini oluşturuyor ancak Saddam iktidarı boyunca Irak’ı onlar yönetti. Bugün direnişçilerin büyük çoğunlu yine Sünni Araplar; eski asker ve polisler. Gerilla savaşı kısa süre içinde bitecek gibi görünmüyor. Fakat Sünnilerin politik sürece daha fazla dahil olmaları, onların kendilerini daha az marjinal hissetmelerini sağlayacağı gibi direnişçileri de önemli bir insan kaynağından mahrum bırakacaktır. Irak’taki etnik ve dini gruplar, farklılıkların Irak’ın bütünlüğünü bozmasına izin vermemeli. Irak’ın küllerinden doğan yeni hükümette, Sünniler de temsil edilmelidir."

Washington Post gazetesi ise, İsrail – Filistin barış sürecini, konunun uzmanı eski diplomat Dennis Ross’un yorumuyla değerlendiriyor. “Ortadoğu’da Zamana Karşı Yarış” başlıklı makalede, Bush yönetiminin Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın Washington ziyaretini iyi değerlendirip barış ortamını destekleyecek etkin politikalar geliştirmesi gerektiği vurgulanıyor:

"Uluslararası toplum geçen Aralık ayında, Filistin’e 1 milyar 200 milyon dolar yardım sözü verdi. Aradan 6 ay geçti ama bu paranın onda biri bile Filistin’e ulaşmadı. Batı Şeria ve Gazze’de kişi başına yıllık gelir 2000 yılında 1800 dolardı. Bugün bu miktar 1000 dolar. Acil istihdam projeleri şart. Mahmud Abbas büyük beklentilerle iktidara geldi fakat Filistinliler’in hayal kırıklığı Abbas’ın iktidarının sonu olabilir. Laikliğe, hukukun üstünlüğüne ve İsrail’le barış içinde bir arada yaşamaya inanan Abbas’ın alternatifi ise, Hamas. Beyaz Saray’da Başkan Bush’la fotoğraf çektirmek Abbas’ı kurtaramaz. Bu yüzden Bush yönetimi, Abbas’ın ziyaretini iyi değerlendirmeli, çünkü Ortadoğu’da saat işliyor, zaman daralıyor."
XS
SM
MD
LG