Erişilebilirlik

11 Mayıs 2005: Bush Ziyareti Sonrası Rusya'yla İlişkiler Tartışılıyor


Başkan Bush’un eski Sovyet Cumhuriyetlerindeki temaslarını değerlendiren Los Angeles Times, Amerika’nın Rusya ile çatışmaya girmekten kaçınması gerektiğini yazıyor. Rusya’nın kendini giderek daha fazla köşeye sıkışmış hissettiğini belirten gazete, Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO üyeliğine karşı çıkıyor:

"Ne Ukrayna ne de Gürcistan, NATO üyesi olmaya hazır. Ukrayna gibi Gürcistan’ın da demokratik bir ülke olduğunu söylemek biraz zor. Gürcistan ayrıca iç sorunlar da yaşıyor. NATO’nun askeri yükümlülükleri karşılıklıdır. Gürcistan’ın güvenliğini sağlamak için Amerikan veya İngiliz askerlerinin savaşa girmesini kim ister ki? Bunun da dışında Batının düşman değil dost bir Rusya’ya ihtiyacı var. Bush, özellikle İran ve Kuzey Kore konularında Putin’le işbirliği sağlamaya çalışmalıdır. Amerika’nın nükleer silahların imha edilmesi ve nükleer silahlanmaya karşı mücadelede de Rusya’nın yardımına ihtiyacı var."

New York Times, Başkan Bush’un Letonya ve Gürcistan’da büyük bir coşkuyla karşılandığını belirtiyor ancak Rusya’daki temasları sırasında nükleer silahsızlanma konusunda bir ilerleme sağlanmamasını eleştiriyor. Rusya’nın hala 10 binden fazla nükleer savaş başlığına sahip olduğunu vurgulayan gazete, Moskova’nın İran’ın nükleer programı konusunda da kilit bir konumda bulunduğunu kaydediyor:

"Bush’la Putin’in daha önceki görüşmelerinde, uzun menzilli nükleer füzelerin ciddi miktarda azaltılması kararı alınmıştı. İki lider, Şubat ayındaki son görüşmelerinde, Rusya’nın nükleer silahlarının güvenliğini sağlayacak ortak programlar konusunda uzlaşmaya varmış ve nükleer terörizme karşı ortak bir mücadele yürüteceklerini açıklamıştı. Artık, bu nükleer güvenlik programlarının hayata geçirilmesinin önündeki engelleri kaldıracak nihai bir anlaşmaya varılması gerekiyor. İki ülke, ayrıca çalınması daha kolay olan taktik nükleer savaş başlıklarının azaltılması konusunda da gerekli adımları atmalıdır."

Washington Post ise, İran’ın nükleer programıyla ilgili bir makaleye yer veriyor. Carnegie Uluslar arası Barış Vakfının nükleer silahsızlanma bölümü müdürü Joseph Cirincione’nin imzasını taşıyan makalede, Amerika ve İsrail’in İran’a karşı askeri müdahale seçeneğini gündeme getirebileceği belirtiliyor. Yazar, İsrail’in 1981 yılında Irak’ın Osirak nükleer tesisini bombaladığını hatırlatıyor ve bunun Saddam Hüseyin’in nükleer programını önlemek yerine daha da hızlandırdığını savunuyor:

"İsrail’in 1991’de Irak’a yaptığı saldırı, Amerika’nın işini kolaylaştırmadığı gibi, sorunu daha da zorlaştırdı. Saddam Hüseyin, gizli nükleer tesislerini artırarak bu tesisleri hava savunma sistemleriyle korumaya aldı. 1991 yılındaki savaşta, 43 gün süren bombardıman da, Irak’ın nükleer programını sona erdirmeye yetmedi. Bu konuda asıl başarı, Birleşmiş Milletler silah denetçilerinin nükleer gereçleri imha etmesiyle sağlandı."

Christian Science Monitor ise İngiltere’de İşçi Partisi’nin zaferiyle sonuçlan seçimleri mercek altına alıyor. Gazete, Başbakan Tony Blair’in Amerika’yla yakınlaşmasının bedelini seçimde oy kaybına uğrayarak ödediğini belirtiyor ve Bush yönetiminin Blair’e özellikle dış politikada destek vermesi gerektiğini savunuyor:

"Blair, seçim sonrasındaki konuşmasında Afrika, iklim değişikliği ve Ortadoğu barış süreci gibi gerçekten önem verdiği uluslararası konulara öncelik vereceğini söyledi. Temmuz ayında Sekizler Grubu ve Avrupa Birliği dönem başkanlıklarını İngiltere’nin üstlenecek olması, Blair’in bu konularda daha aktif bir politika izlemesini kolaylaştıracaktır. Ancak Blair’in belirttiği konularda bir ilerleme sağlaması, sadece İngiltere’nin çabalarıyla mümkün değildir. İngiltere, Amerika’yla birlikte bir savaşa girdi. Artık Bush’un vefa borcunu ödemesinin zamanı geldi."
XS
SM
MD
LG