Erişilebilirlik

8 Nisan 2005: Irak Hükümeti ve Papa'nın Cenazesi Manşetlerde


Irak’ta yeni yönetimin oluşumu konusundaki uzlaşmayı değerlendiren Christian Science Monitor, Iraklı seçmenlerin tek bir Irak talebine uygun davranıldığını belirtiyor. Devlet başkanlığına getirilen Kürt lider Celal Talabani’nin de birlik mesajı verdiğini aktaran gazete, Şiiler, Kürtler ve Sünniler arasındaki farklı taleplere dikkat çekerek birlik havasını korumanın zor olduğunu vurguluyor:

"Şii din adamları anayasanın İslami ilkeleri yansıtmasını istiyor. Ayrıca devrik Saddam Hüseyin rejiminin Baasçı Sünnilerini de baskı altına almaya çalışabilirler. Kürtler özerklik, Kerkük’ün denetimi ve kendilerine ait bir askeri güç talep ediyor. Sünniler ise sadece Şii denetimindeki bir Irak’ta azınlık olarak varolmak istiyor. Amerikan askerlerinin mümkün olduğunca çabuk çekilmesi ve İran’ın Irak’a karışmasını engellemek gibi hedefler Irak’ın bütünlüğü amacına hizmet etmelidir. Ortadoğu’nun diğer bir çok bölgesinde olduğu, Iraklılar da kendi aralarındaki farklılıkları aşmak istiyor."

Saddam Hüseyin yönetiminin devrilmesinden bu yana yaklaşık iki yıl geçtiğini hatırlatan USA Today ise, o günlerdeki coşkunun çok çabuk kaybolduğunu ifade ediyor. Amerikan işgalinden hemen sonra başlayan işgalin ve Bush yönetiminin plansız hareketinin umutsuzluk yarattığını vurgulayan gazete, seçim sonrasındaki gelişmelerin ve yeni hükümetin kurulması konusundaki uzlaşmanın ise umut verici olduğunu savunuyor:

"Şimdilik yavaş ve sancılı da olsa, süreç ileriye doğru gidiyor ve cesaret veriyor. Şiiler ve Kürtler, Sünnileri de sürece katmak için çaba harcıyor. Devlet başkanı olan Kürt lider Celal Talabani “birleşik bir Irak için çalışacağız” diye konuştu. Kökü çok eskilere dayanan ve Saddam’ın da körüklediği anlaşmazlıklar göz önüne alındığında bu çok zor görünüyor. Ancak eğer başarılırsa, Irak etnik olarak bölünmüş diğer ülkeler için de örnek oluşturacaktır. İsyancılar ise Ocak ayındaki seçimden bu yana güç kaybetmiş görünüyor. Şu ana kadar isyancılara yardım ve yataklık eden Sünniler, artık geleceklerini şiddet eylemlerinde değil de yeni yönetimde görmeye başlıyorlar."

New York Times Amerikan iç politikasında büyük tartışmalara yol açan Bush yönetiminin yeni atamalarını mercek altına alıyor. Gazete, muhalefetteki Demokrat Parti'nin, Bush yönetiminin Birleşmiş Milletler temsilciliği, Çevre Koruma Kurumu başkanlığı ve Gıda ve İlaç İdaresi başkanlığı görevlerine atanan isimlere karşı çıktığını belirtiyor ve bu atamalara karşı tavrını Senatoyu kilitleyerek göstermeye hazırlandığını duyuruyor. Ancak gazete, Demokratlara tek bir hedefte yoğunlaşması tavsiyesinde bulunuyor ve en uygun hedefin de Birleşmiş Milletler Temsilciliğine atanan John Bolton olduğunu savunuyor.

"Bolton, sadece siyasi açıdan kötü bir seçim olmasıyla değil, atandığı görev için uygun niteliklere sahip olmamasıyla da öne çıkıyor. En azından Birleşmiş Milletler’e Amerika’nın temsilcisi olarak atanacak kişinin bu kurumun iyi bir düşünce olduğuna inanması gerekir. Bolton, Birleşmiş Milletler’i, çok yönlülüğü ve daha genelde uzlaşma amaçlı diplomasiyi hor gördüğünü hiçbir zaman gizlemedi. Birleşmiş Milletler temsilcisini seçerken Amerika ile dünyanın büyük bir kısmı arasında yaşanan mevcut anlaşmazlığa yol açan politika tarzını sembolize eden bir ismi bu göreve getirmekten kaçınmalıyız."

New York Post ise, Jean Paul’un yerine seçilecek olan yeni Papa’yı bekleyen sorunları ele alıyor. Kilise üyelerinin üçte ikisinin Afrika ve Latin Amerika’da yaşadığını kaydeden gazete, Hristiyanlığın özellikle Afrika’da Müslümanlıkla rekabet içinde olduğunu ifade ediyor. New York Post bu nedenle yeni Papanın da önceliği birinci dünya ülkelerine vermesinin beklenmemesi gerektiğini belirtiyor.

"Amerikalı Katolikler de yeni Papa’nın birinci dünya ülkelerindeki elitlerin istek ve kaygılarına eğilmesini beklememelidir. Papa, her anlamda Katolik olan bir kiliseyi yönetiyor. Küresel, geleneklere bağlı ve doktrinine saygılı bir kurumu yönetiyor. Amerikan kilisesi bu büyük örgüt içinde sadece biz azınlığı oluşturuyor. Ayrıca kilisenin kürtaj, eşcinsellik ve benzeri konulardaki düşüncesinin değişmesini isteyen liberal Katolikler, daha da küçük bir azınlık oluşturuyor. İkinci Jean Paul, ahlaki konularda tam bir gelenekçiydi. Ve yeni Papa’yı seçecek olan 117 kardinalin 114’ünü o atamıştı. Bu nedenle yerine gelecek kişinin de bir gelenekçi olması çok mümkün."
XS
SM
MD
LG