Erişilebilirlik

16 Mart 2005: Amerikan Televizyon Kanalları Namlunun Ucunda


Bush yönetiminin kendi propagandasını gerçek haber gibi sunmasını eleştiren New York Times, basın yayın organlarının da kamuoyunun yanıltılmasında ciddi bir sorumsuzluk örneği gösterdiğini savunuyor. Gazete, para ve muhabir sıkıntısı yaşayan TV kanallarının, yönetimin dağıttığı sahte haber kasetlerini olduğu gibi yayınlamasını sert bir dille eleştiriyor:

"Bazı televizyon kanalları bu tuzağa yanlışlıkla düştüklerini savunuyor. Ancak öyle görünüyor ki, muhabir sıkıntısı çeken ve gerçek gazeteciliğe para harcamak istemeyen bir çok TV kanalı, kendi sorumluluğundan vazgeçerek, haberler toplama işini Bush yönetimin halkla ilişkiler ekibine bırakmaktadır. Eğer bu TV kanalları sahte haberleri tasarruf amacıyla yayınlıyorlarsa, yanlış bir ekonomi anlayışı izliyorlar demektir. Eğer Bush yönetimine siyasi destek vermek amacıyla böyle bir tercihte bulunuyorlarsa, bu da ters tepecektir. Çünkü bu politika tüm televizyon haberlerini şaibe altıda bırakacaktır."

Washington Post da aynı konuya değiniyor ve yönetimin kendi hazırladığı haber kasetlerini, bu kasetlerin yönetim tarafından hazırlandığı ifadesine yer vermeden, gerçek habermiş gibi sunmaya çalışmasını eleştiriyor. Gazete ,bu uygulamanın hem yasadışı hem de akılsızca bir davranış olduğu görüşüne yer veriyor:

"Kendi propagandasını habermiş gibi sunmak, demokratik bir yönetim açısından sahtekarlıktır. Hükümetin bunun için sahte gazetecilere para ödemesi, kendi görüşlerini yaymak için gerçek spikerlere para ödemesi kadar rahatsız edici bir davranıştır. Beyaz Saray basın sözcüsü Scott McClellan Pazartesi günü yaptığı açıklamada bu video kasetlerinin Amerikan halkını bilgilendirmeye yönelik araçlar olduğunu savundu. Güzel bir savunma ama bu açıklama, yönetimin halkın en önemli noktayı, bu kasetlerin kimin tarafından hazırlandığını öğrenmesini niçin istemediği sorusunu cevaplandırmıyor."

Christian Science Monitor ise, Florida Üniversitesi’nden Dennis Jett'in Ortadoğu’da demokrasi üzerine yazdığı bir makaleye yer veriyor. Ortadoğu’daki demokratik adımları Bush yönetiminin politikalarından çok küreselleşmenin etkilediğini savunan yazar, Amerika’nın bölgede demokrasi ile istikrar arasında bir tercihe zorlanabileceği yorumunda bulunuyor:

"Başkan Reagan ve baba Bush, siyasi istikrar ve komünizmle mücadeleyi insan haklarının önüne koymuştu. Her ikisi de, demokrasiye karşı değildi ama bir şeyi desteklediğini söylemekle, onu hayata geçirecek adımlar atmak aynı şey değildir. Uzun vadede demokrasi Amerika’nın çıkarlarına uygundur ancak demokrasinin maliyeti, bir süper gücün ödemek istediği miktardan daha fazla olabilir."

New York Post gazetesi ise Lübnan’daki son gelişmeleri değerlendiriyor. Gazete, Suriye birliklerinin Lübnan’dan çekilmesi için yapılan gösteriyi, Şam hükümetine önemli bir mesaj olarak niteliyor. Makalede, başkan Bush’un Hizbullah’a terörden vazgeçmesi koşuluyla Lübnan’ın siyasi yaşamında yer alabileceğini söylediği hatırlatılıyor ve bu tavır, Bush’un Hizbullah’a zeytin dalı uzatması olarak yorumlanıyor.

"Birleşmiş Milletler geçen yıl işgalin sona ermesi ve bütün militanların silahsızlandırılması yönünde bir karar almış ancak bunu uygulamak için fazla bir adım atmamıştı. Son birkaç ayda yaşanan gelişmeler, siyasi statükoyu ciddi ölçüde değiştirdi ve şimdi Fransa gibi ülkeler bile, Bush’un demokrasiyi yayma politikasına sıcak bakıyor"

XS
SM
MD
LG