Erişilebilirlik

2003'ün Sevilen Filmlerinden Mona Lisa Smile


İkinci Dünya Savaşı’nın Amerika üzerine hem ekonomik, hem de sosyal çapta etkileri oldu. O zamana kadar ev kadını ve annelik rolü üstlenen kadınlar, savaş nedeniyle cepheye giden erkeklerin yerine, fiziksel güç gerektiren işlerde çalışmaya başladı. Ancak savaşın sona ermesi ve erkeklerin evlerine dönmesiyle kadınlar fabrikalardaki işlerini bırakıp, tekrar mutfağın yolunu tutu. Görünüşte herşey eskisine dönmüş olsa da, günümüzde kadınların rolünde büyük değişikliklere neden olan adımların temeli bu zamanlarda atıldı.

İşte Mona Lisa Smile da, 1953 yılında Amerika’nın en muhafazakar okullarından biri olan Wellesley Kız Koleji’nde görev yapan bir sanat tarihi öğretmenini ve öğrencileriyle ilişkisini anlatıyor.

Amerika eski Başkanı Bill Clinton’un eşi Hillary Rodham Clinton, Madeleine Albright ve Diane Sawyer da filmin çekildiği Wellesley Koleji’de eğitim gören ünlüler arasında. Clinton’un okuduğu 1960’larda müfredat modernleştirilmiş olsa da ondan bir önceki nesil kızların çok daha zor koşullar altında eğitim gördüğünü ortaya koyuyor. Fransız edebiyatı ve fizik dersleriyle başlayan gün, öğleden sonra kocanızın patronuna nasıl çay ikram edileceğini öğreten dersle devam ediyordu.

Mona Lisa Smile filminin yapımcıları, 1956 yılında Wellesley koleji gazetesinde basılan bir makaleyi, filmin konusunu anlattığını söylüyor. Bir elinde tava, diğer elinde okul kitabı tutan, inci kolyeli bir kızın resminin yanında yer alan makalenin başlığı: “En Başarılı Öğrencileri Evli Kadınlar Oluşturuyor’”. Bu da, Harvard üniversitesi gibi erkeklerin eğitim gördüğü okullarla denk eğitim veren Wellesley’de, kadınların yerinin yine de evleri olduğu görüşünün yaygın olduğu anlamına geliyor.

Film adını, Leonardo Da Vinci’nin ünlü Mona Lisa resminden alıyor. Mona Lisa’nın dudaklarındaki hafif tebessümün, gerçekten mutluluk belirtisi mi, yoksa sadece bir dudak hareketi mi olduğu yıllar boyunca tartışma konusu oldu. İşte filmde de, Wellesley’de okuyan kızların, gerçekten bu yaşam tarzıyla mutlu olup olmadıkları sorgulanıyor. Filmin başrol oyuncusu Julia Roberts, ülkenin en başarılı kadınlarını eğiten okulda, yeni bir bakış açısı kazandırmak isteyen sanat tarihi öğretmeni Katherine Watson’u canlandırıyor. Watson, öğrencilerini, eşlerinin koluna taktıkları güzel, şık biblo yerine, gerçekten düşünen bireyler olmaya zorluyor. Ve Watson, 30 yaşın üzerinde ve bekar olması nedeniyle öğrencileri tarafından yadırganıyor.

Filmdeki her oyuncunun, kendine özgü bir hikayesi var. Kristin Dunst’un canlandırdığı Betty Warren, okul gazetesinde editörlük yapıyor ve evlenmek için okulu bırakıyor. Bu, aynı okulda okumuş annesinin kendisi için belirlediği en iyi yaşam tarzı... Betty sanat tarihi öğretmeninin yaklaşımını, kişisel bir hakaret olarak algılamasına rağmen, daha sonra kabuğundan sıyrılıyor.

Julia Stiles’ın canlandırdığı Joan Brandwyn ise çok farklı bir yaklaşım sergiliyor. Katherine, hukuk fakültesine başvuran ancak daha sonra evleneceği için okumaktan vazgeçen Joan’un önünde birçok yol olduğunu anlatmaya çalışıyor. Filmde öne çıkan karakterlerden biri de, o zamanlarda tabu olarak kabul edilen bir yaşam sürdüren ve birden fazla erkekle ilişkisi olan Giselle Levy. Okula gelen bu yeni sanat tarihi öğretmeni ile, toplum tarafından yanlış olarak görülen değerlerin, kişiye göre doğru olabildiğini anlıyor. Özgüven sorunlarıyla boğuşan Connie Baker’ın, Watson sayesinde geçirdiği evrim, hayatının ilk aşkını yaşamasına olanak sağlıyor...

XS
SM
MD
LG