Erişilebilirlik

24 Şubat 2005: Bush-Putin Zirvesi'nden Beklentiler Manşetlerde


Christian Science Monitor gazetesi, Başkan Bush’un Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yapacağı görüşmeyi, “Özgürlüğe Karşı Dostluk” başlığıyla duyuruyor. Gazeteci Howard LaFranchi’nin imzasını taşıyan haber-yorumda iki lider arasındaki kişisel yakınlık hatırlatılıyor, ancak Putin’in Rusya’da uygulamaya koyduğu baskıcı yöntemlerin, Bush’un demokrasiyi yayma planıyla çeliştiği vurgulanıyor.

"Bush’un ilk döneminde Putin, Amerikan liderinin kolaylıkla anlaşabileceği birisiydi. Terör tehdidini biliyordu ve o da büyük bir ülkeyi ciddi bir değişim sürecinden geçirmeye çalışıyordu. Ancak şimdi, Bush’un demokrasiyi küresel düzeyde yayma düşüncesini öne çıkarması, bu ilişkiyi zorlayabilir. Bush, Avrupa gezisi sırasında yaptığı açıklamalarda hem Rusya’yla uzun vadeli işbirliği düşüncesine değindi hem de Putin’in demokrasiden uzaklaşmasının muhtemel sonuçlarına ilişkin üstü kapalı uyarılarda bulundu. Ancak, Bush daha sert bir tavır alması yönündeki baskıların artmasıyla birlikte, daha somut adımlar atmaya zorlanabilir."

Boston Globe
ise, Çeçenistan’da Aslan Mashadov döneminde Dışişleri Bakanlığına getirilen Kadir Ahmedov’un bir makalesine yer veriyor. Ahmedov, Bush’un ilk döneminde terörle mücadeleyi öne çıkartmasının, Putin’in Çeçenistan’da baskıyı artırması için uygun zemin hazırladığını söylüyor. Bush’un ikinci döneminde demokrasi düşüncesini öne çıkarmasıyla bu durumun değişebileceğini belirten Ahmedov, uluslararası toplumu Çeçenistan sorununa çözüm için harekete geçmeye çağırıyor:

"İsrail ve Filistin’in umut veren bir sürece girdiğini gözlüyoruz. Bu süreç, uluslararası arabulucuların, tarafları diyalog amacıyla defalarca bir araya getirmesi sayesinde mümkün oldu. Afganistan ve Irak, çok zor koşullar altında özgür ve adil seçimler yapabildi. Rus-Çeçen anlaşmazlığında da görüşmelere başlanması için aşılamayacak bir engel yok. Bu sorunun İsrail-Filistin anlaşmazlığından tek farkı, uluslararası toplumun tamamen kayıtsız kalmasıdır."

New York Times ise, Amerikan dolarının değerindeki düşüşü ele alıyor. Bush yönetiminin, dış ticaret açığını azaltmak amacıyla üç yıldır doların değerindeki düşüşü desteklediğini belirten gazete, buna rağmen dış ticaret açığının giderek büyüdüğüne dikkat çekiyor.
Güney Kore merkez bankasının Salı günü elindeki dolar rezervini başka yabancı paralarla değiştirme kararı almasıyla doların bir gün içinde en fazla değer kaybına uğradığını hatırlatan New York Times, Çin ve Japonya’nın da benzer bir karar alması halinde Amerikan ekonomisinin büyük bir zarar göreceği uyarısında bulunuyor:

"Eğer yabancı yatırım akışı, ülkenin devasa açığını kapatmaya yetmezse, faizler hızla yükselir, dolar daha da düşer ve ekonomi durur. Sonuçta bir mali kriz ortaya çıkar. Salı günü piyasalarda yaşananların kökü, Amerika’nın yapısal dengesizliklerine dayanıyor. Ve bu sorun, açıkları daha da artıran vergi indirimi ve düşük dolar gibi numaralarla değil, ancak yeni politikalarla çözülebilir. Eğer Bush, iddia ettiğinin yarısı kadar kapitalist birisi olsaydı, piyasaların kendisine verdiği mesajı dikkate alırdı."

Los Angeles Times’da ise, Michigan Üniversitesi profesörü Juan Cole’un Bush yönetiminin demokrasiyi yayma programını sorgulayan bir makalesi dikkat çekiyor. Irak’ta seçim sonucu başbakan olması beklenen İbrahim Caferi’nin Washington’un hoşuna gitmeyecek icraatta bulunabileceğini vurgulayan Profesör Cole, Lübnan’da Hizbullah’ın, Filistin’de Hamas’ın ve Pakistan’da kökten dinci partilerin oluşturduğu ittifakın ciddi seçmen tabanı bulunduğunu hatırlatıyor:

"Eğer Washington, beğenmediği seçim sonuçlarına karşı, geleneksel yöntemlere, yani gizli operasyonlara, rüşvet veya tehditle parlamento oylamalarına müdahale politikalarına veya Pervez Müşerref gibi güçlü adamlara yaslanma anlayışına geri dönerse, Ortadoğu halklarının sabrı taşabilir. Çünkü, bir diktatörlük altında yaşamaktan daha kötü olan tek şey, insanlara demokrasi vaat edilmesi ama bu demokrasinin verilmemesidir."

XS
SM
MD
LG