Erişilebilirlik

11 Şubat 2005: Kuzey Kore'nin Açıklamasına Tepkiler Sürüyor


Kuzey Kore’nin nükleer silah sahibi olduğunu açıklaması, Amerikan basınında geniş yankı buluyor. Bu noktaya gelinmesinde Bush yönetiminin izlediği yanlış politikaların da etkili olduğunu savunan New York Times, dünyanın böyle tehdit karşısında sessiz kalamayacağı görüşünde.

"Amerika’nın gerçekçi bir askeri seçeneği yok. Ve Birleşmiş Milletler yaptırımları gibi geçici seçenekler ise, uluslararası alanda, Bush yönetiminin becerebildiğinden çok daha fazla işbirliği gerektiriyor. Evet ,sorunu Kuzey Kore yarattı. Ama, yeniden görüşme masasına dönülebilmesi için Amerika’nın daha akılcı, esnek ve dikkatli bir dış politika geliştirmesi gerekiyor."

Christian Science Monitor ise Kuzey Kore hükümetinin bazı ekonomik tavizler koparmaya çalıştığını yazıyor. Açıklamanın bir blöf olabileceğini de kaydeden gazete, asıl tehlikenin Kuzey Kore’nin nükleer silah sahibi olması değil, sahip olduğu nükleer teknolojiyi başkalarına da satması olduğunu belirtiyor.

"Amerika, Kuzey Kore’nin bir nükleer silah ihracatçısı olmasından Çin’i sorumlu tutmakta haklıdır. Eğer Bush bir taktik değiştirmeye zorlanacaksa, bu Çin’e daha fazla baskı yapmak ve Çin’in ekonomik araçları devreye sokarak Kuzey Kore’nin nükleer programını engellemesini sağlamak olmalıdır. Çin, Japonya’nın Kuzay Kore’ye tepki olarak bir nükleer güç haline gelmesine veya Amerika’nın füze savunma sistemini daha da hızlandırmasını göze alamaz. Eğer Pekin, Kuzey Kore’nin gerçekten nükleer bombaya sahip olduğuna inanıyorsa, hemen harekete geçecektir."

Boston Globe da baş makalesinde, Kuzey Kore’nin Bush yönetiminin düşmanca politikalarını görüşmelerden çekilme gerekçesi olarak açıkladığını aktarıyor. Daha önceki görüşmelerde belirli bir noktaya gelindiğini hatırlatan gazete, şimdiki durumdan Bush yönetiminin izlediği politikayı sorumlu tutuyor.

"Kuzey Kore, Amerika’nın kendisine saldırmayacağı ve bir rejim değişikliği çabasına girişmeyeceği yönünde yazılı bir garanti istiyor ve ardından da ilişkilerin normalleşmesini talep ediyor. Ayrıca Clinton döneminde imzalanan 1994 Çerçeve Anlaşmasında yer alan enerji yardımını istiyor. Buna karşılık plütonyum işlemeye son vermeyi, 1994 öncesinde üretilen plütonyumu bile uluslar arası denetime sokmayı ve karşılıklı atılacak adımlar sonunda nükleer silah programına tamamen son vermeyi öneriyor. Başkan Bush’un, Kuzey Kore’nin nükleer silahlardan vazgeçme konusundaki iradesini test edecek bir öneride bulunmasını önleyecek tek şey, kendi ideolojik katı tutumudur."

Los Angeles Times ise, Laurie David adlı bir uzmanın Kyoto protokolü ile ilgili bir makalesine yer veriyor. Küresel ısınmayı dünyanın en büyük güvenlik krizi olduğunu belirten yazar, Kyoto protokolünü buna karşı geliştirilen kolektif cevap olarak tanımlıyor. Protokolün Çarşamba günü yürürlüğe gireceğini hatırlatan yazar, Amerika’nın bu protokole imza atmamasını eleştiriyor.

"Uluslararası işbirliğinin her zamankinden daha önemli olduğu bir dönemde, Amerika’nın dünyanın diğer ülkelerinin dışında kalmasını açıklamak çok zor. Sanayi sektöründe ve yönetimdeki muhalifler, sera etkisi yapan gaz emisyonunu denetim altına almaya yönelik her çabanın ekonomiye ağır zarar vereceğini öne sürüyor. Gerçekçi olun. Kyoto Protokolü küresel ısınma sorununu tamamen çözecek bir sihirli değnek değil, ama önemli bir başlangıç. Ve bunun bir parçası olmayı reddederek bütün dünyaya rezil oluyoruz."

XS
SM
MD
LG