Erişilebilirlik

28 Ocak 2005: İsrail ile Filistin Arasında Gözlenen Olumlu Hava Değerlendiriliyor


İsrail ile Filistin Yönetimi arasındaki ilişkilerde gözlenen olumlu hava, Amerikan basınında barış için önemli bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Tarafların fiili bir ateşkes üzerinde anlaştığını ve İsrail başbakanı Ariel Şaron ile Filistin lideri Mahmud Abbas’ın yakında bir araya gelmesinin beklendiğini aktaran Boston Globe, gerçek bir barış ihtimalinin yüksek olduğu yorumunda bulunuyor. Gazete, her iki tarafın da, süreci sabote etmek isteyecek aşırı uçlara karşı direnmesi gerektiği görüşüne de yer veriyor:

"Eğer Şaron gerçekten Abbas’a yardımcı olmak istiyorsa Arafat’ın halefini İsrail’in adamı gibi gösterecek adımlardan kaçınmalıdır. Şaron, Abbas’ın aldığı güvenlik önlemlerine, cezaevlerindeki Filistinlileri serbest bırakarak ve yerleşim birimlerinin genişlemesini dondurarak karşılık vermelidir. Hepsinden önemlisi, İsrail, Filistinlilere işgalin sona erebileceğini göstermelidir. Ve Abbas da İsraillilere, çatışmaları görüşmeler yoluyla sona erdirecek bir anlaşmanın güvenlik açısından en sağlam yol olduğunu göstermelidir."

İsrail ve Filistin ilişkilerindeki son gelişmeleri olumlu yönde atılmış adımlar olarak değerlendiren Christian Science Monitor de, bu adımların devam etmesi için taraflar arasında güven oluşturulması gerektiğini vurguluyor. Tarafların son bir haftada yaptıklarıyla güven oluşturma konusunda önemli bir mesafe kat ettiği görüşüne yer veren gazete, bunun da Başkan Bush’un yol haritası planının yeniden canlandırılması açısından gerekli olduğunu ifade ediyor:

"Barış planının ilk aşamasında iki taraftan da çok şey isteniyor. Bunlar arasında militanların silahlarına el konmasına başlanması ve insan ve para dolaşımının kolaylaştırılması da var. Geçmişteki ateşkes ve barış planları göz önüne alındığında, bu haftaki olumlu gelişmeler ikna edici olmaktan çok cesaret verici olarak değerlendirilebilir. Ama bu kez her iki lider de kendi halklarının barış yanlısı çoğunluğunun desteğine sahip ve belki de bu destek atılan adımları başka bir sonuca değil barışa yöneltir."

Washington Post’ta ise, Kuzey Irak’taki bölgesel hükümetin başbakanı Necirvan Barani'nin “Kürdistan ve Irak” başlıklı bir makalesi dikkat çekiyor. Kürtlerin Kerkük’e bu kentteki petrol yatakları için göz diktiği ve gerçek amaçlarının bağımsızlık olduğu iddialarını reddeden Barzani, Irak Kürdistan’ındaki liderliğin özgür, federal, çoğulcu ve demokratik bir Irak hedefine bağlı olduğunu savunuyor. Kerkük’ü tarihsel ve kültürel olarak Kürdistan’ın bir parçası olarak tanımlayan Barzani, Saddam Hüseyin döneminde Kerkük’ten uzaklaştırılanların geri dönüşünün etnik değil mülkiyetle ilgili bir sorun olduğunu söylüyor:

"Her şeyden önce Kerkük’te yerlerinden edilenlerin geri dönüş hakkı olduğunu vurgulamak gerekir. Kerkük’e yerleştirilen ve başkalarından zorla alınan mülkleri işgal etmeyen bütün ailelerin etnik ve dini kökenleri ne olursa olsun kentte kalmaları teşvik ediliyor. İkinci olarak ise belirtmek gerekir ki, Kerkük’ün petrolü Kürdistan halkıyla paylaşılması gereken ulusal bir servettir. Bu zenginliğin, barışçıl bir ekonomik kalkınma için adil biçimde paylaşılacağının garantisini istiyoruz."

New York Times ise, Bush yönetiminin kalkınmayı desteklemek amacıyla yoksul ülkelere yapmaya vaat ettiği yardımları mercek altına alıyor. Başkan Bush’un şimdiye kadar vaat ettiği rakamları vermediğini hatırlatan gazete, Beyaz Saray’ın önümüzdeki dönemde de Kongre'den isteyeceği miktarın, verdiği sözlerin çok altında olacağını belirtiyor:

"Kongre ve Bush giderek artan bütçe açığına işaret ederek para olmadığını söyleyecektir. Ama bu bir tercih meselesiydi. Milyarlarca doları zenginlerin vergi indirimine ve Irak savaşına harcamayı tercih ettiler. Bunun yerine parayı, Amerika’nın verdiği sözleri tutmak için de harcayabilirler."

XS
SM
MD
LG