Erişilebilirlik

Animasyon Sanatçısı Erdem Taylan


Amerika’da 2003 yılı ortalarında gösterime giren ve hasılat rekorları kıran animasyon filmi Finding Nemo, Türkiye’de de Nemo: Kayıp Balık adıyla hala gösterimde.

Filmi izlerken animasyon sanatının gelmiş olduğu noktanın göze çarpmaması mümkün değil. Bizim gözümüze çarpan bir diğer özellik ise filmin yaratıcı ekibinde yer alan bir Türk: Erdem Taylan.

Taylan, 2001 yılından beri Toy Story, Monsters, Inc. ve Finding Nemo gibi bol ödüllü ve yüksek hasılatlı animasyon filmlerinin yapımcı şirketi olan Pixar’da çalışıyor.

1969 yılında Rize’de dünyaya gelen Taylan, ilk ve orta öğrenimini Rize ve Niğde’de tamamladıktan sonra eğitimine İstanbul Atatürk Fen Lisesi’nde devam etti. Taylan, üç boyutlu animasyonla Boğaziçi Üniversitesi’nde Elektrik Elektronik Mühendisliği okuduğu yıllarda tanıştığını dile getiriyor: "Üniversitede okurken Amiga diye bir bilgisayar vardı. Onda üç boyutlu animasyona ve grafik işlerine merak sardım. Hobiydi yani açıkçası. Okulda öğrendiğim bir şey değil. O zaman Türkiye’de programların kitabı da yoktu. Dolayısıyla kendi başınıza öğrenmek zorundaydınız herşeyi. Ben de uğraşırdım üzerinde. Gördüğüm şeylerden etkilenip, zaten meraklıydım müziğe, önce müzik yapıyordum Amiga’da sonra baktım grafik de yapılabiliyor."

Taylan’ın bu hobisi henüz okula devam ederken meslek halini almış, "Tabii okulu biraz uzattı bu. Çünkü okul sırasında dışarıda çalışıyordum. Teleteknik adlı, Amiga’nın distribütörü olan şirkette. Orada animatörlere yönelik sistem tasarımı yaptım," diyor.

Bu şirkette çalışırken ismini duyurmaya başlayan Taylan, 90’ların başlarında özel televizyonların açılmasıyla özel kanallardan birçok teklif almaya başlamış. Kanal 6’da Süper Market adlı bir yarışma programının bilgisayar programlamasını yapan Taylan zamanla programlamanın bambaşka bir boyut aldığını söylüyor. Yarışma programı dışında, ekranın altından geçen haber bantlarını ve programların açılış animasyonunu da Türkiye’de ilk defa kendisi hazırlamaya başlamış.

Taylan o zamanlar Türkiye’de imkanların kısıtlı olmasından dolayı animasyonla ilgilenen fazla insan olmadığını belirtiyor: "Çok fazla insan yoktu çünkü zaten yapılacak bilgisayar yoktu. Amiga bu tür işlerin yapıldığı ilk bilgisayardı, onun da çıkış tarihi 88-89du. Ondan evvelki sistemler 300-400 bin dolarlık sistemlerdi dolayısıyla insanlar evlerine alıp bu tür şeyleri yapamıyorlardı. Ben üç boyutlu animasyon yapmaya başladığımda belki on-on beş kişi vardı Türkiye’de bu işi yapan."

Daha sonra Kanal-D ve İnter Star televizyonlarında çalışan Taylan, grafik ve animasyon çalışmalarının buralarda yoğunlaştığını söylüyor: "Kanal D’de daha çok grafik üzerine işlerdi. Bir animasyon tasarlıyorsunuz modellemesini ışıklandırmasını yapıyorsunuz, herseyini siz yapıyorsunuz. Ondan sonra İnter Star'a geçtim. İnter Star'da da o zaman sanal stüdyo kurulmuştu. Bomboş bir yer var, tüm dekor bilgisayarda hazırlanıyor. Yaptığınız dekor sanki gerçek bir dekor varmış gibi ekranda siz kamerayı çevirdiğiniz zaman hareket ediyor. Dekorların tasarımından tutun, dizaynına, nasıl programın yayınlanacağına kadar dört kişilik ufak bir ekip, herşeyi kendimiz yapıyorduk."

Taylan ve arkadaşlarının hazırladığı sanal Şampiyonlar Ligi program dekoru, dünya çapında yapılan Şampiyonlar Ligi programları arasında bir ödül töreninde ikinci olmuş. Erdem Taylan, bir yandan üç boyutlu animasyon konusunda Türkiye’de ilk adımları atarken, diğer yandan animasyon dünyasında devrim yaratan Jurassic Park filminden de etkilenerek, Amerika’ya gelip bu işlerin orada nasıl yapıldığını daha yakından görmek istemiş: "Gelmeden önce Türkiye’de yaptığım işleri bir kasette toplamıştım. Onu buraya yolladım. Onlardan görüşmek üzere bazı teklifler aldım. Ama o zaman karar vermiştim çünkü Türkiye’de yaptığım işten memnundum. Ancak iyi bir şirkete gelirsem buraya gelirim diye düşünmüştüm."

Türkiye’de küçük bir grupla prodüksiyonun her aşamasında görev almaya alışkın olan Taylan, Amerika’ya geldiğinde çok farklı bir manzarayla karşılaşmış: "Burada, Jurassic Park’taki dinazoru bir kişi yapmıyor, yüz kişi yapıyor. Birisi dinazorun tırnağını, diğeri kafasını yapıyor. İşin bir ekip işi olduğunu öğreniyorsunuz. Buraya ilk geldiğimde insanlar sen ne yaparsın diye soruyorlardı. Başta problem oldu çünkü ben insanların işlerinde bu kadar uzmanlaştığını anlamamıştım."

Steven Spielberg’in sahibi olduğu PDI / Dreamworks ekibine katılan Taylan, bu işte kendisi için en uygun uzmanlığın görüntü efektleri üzerine çalışmak olacağına karar vermiş. Taylan’ın bu şirketteki ilk işi Ants- Karıncalar adlı filmde olmuş. Daha sonra Oscar ödülü sahibi ilk animasyon filmi olan Shrek’te çalışmış.

Erdem Taylan, şu anda çalışmalarına San Francisco’daki ilk uzun metrajlı üç boyutlu animasyon filminin yaratıcısı ve Nemo: Kayıp Balık filminin de yapımcısı Pixar adlı şirkette devam ediyor. Taylan, Nemo gibi 70-80 dakika süren bir animasyon filminin yapımının fikir aşamasından itibaren 4-5 yıl sürdüğünü belirtiyor. Filmin yapılış aşamasında kendisinin efekt animasyoncusu olarak yaptıklarını ise şöyle anlatıyor: "Efekt animasyonu herhangi bir sınıfa konulamayan her iş. Işıklandırma, ya da karakterin animasyonu bir iş. Ama mesela bir yerde bir patlama olacak. O bir sınıfa konulamayan bir iş, o tür işleri yapıyorum ben. Su toz, bulut, hareket eden ama karakter olmayan şeyler. Aynı zamanda bir objenin nasıl görüneceği üzerine de çalışıyorum. Bir denizaltı paslı ya da yosunlu görünecekse onu ben şekillendiriyorum."

Taylan şu anda Pixar’ın emekli bir süper kahramanın ve ailesinin maceralarını anlatan yeni animasyon filmi Incredibles üzerinde çalışıyor. Filmin bu yıl Kasım ayında gösterime girmesi bekleniyor. Onu 2005 yılında gösterime girecek Cars-Arabalar filmi takip edecek. Taylan aynı zamanda bu film üzerine de çalışıyor. Animasyonla ilgilenenlerin hayallerini süsleyen, sektörün iki öncü şirketinde de çalışma şansını yakalamış olan Erdem Taylan her iki şirkette de güzel bir çalışma ortamı bulduğunu belirtiyor: "PDI gerçekten çok ilginç bir şirketti çünkü çok yabancı vardı. Yardımlaşmanın çok üst düzey olduğu, çok güzel bir ortamdı. Ama Pixar’da da çok güzel bir ortam var. Her Cuma günü şirketin bir araya geldiği, bir şeyler yiyip içtiği bir ortam var. Burada davul, bas gitar, gitar, klavye olan bir yer var. Gidip orada jam session yaptığımız da oluyor."

Aynı zamanda San Francisco’da Academy of Art adlı üniversitede animasyon dersi veren Taylan, bilgisayar sanatlarına gönül veren insanlara şunları tavsiye ediyor: "Bu iş benim hobimdi. Dolayısıyla hobi mesleğiniz olunca işi daha çok seviyorsunuz. Sevmeleri ve zaman ayırmaları lazım. Bilgiye ulaşmanın en iyi yolu denemek. Başka bir yolu yok. Bilgiye açsanız ona ulaşmanın yolu var artık. Türkiye’de de İTÜ’de yeni bir bölüm açıldığını duydum, bu şekilde dizayn üzerine. Bilgi Üniversitesi ve başka üniversitelerde da artık üç boyutlu animasyon üzerine bölümler var. Eğer yapmak istediğiniz şey buysa, gidip buralarda o konuyla ilgili eğitim almakta çok yarar var. Ama olaya sadece teknik olarak bakmamak da gerekiyor. Görüntüsel olarak da iyi olmanız lazım. Dolayısıyla kompozisyon, fotoğraf çekmek gibi şeylerle uğraştığınız zaman bunlar hep size artı şeyler. Çok örneğe bakmak lazım. Mesela Türkiye’deyken de yapardım ben, Avrupa’da yayınlamış reklamların olduğu kasetler vardır. Onları izlerdim bunlar ne yapıyor, ne ediyor diye. Çok önemli bu tür şeyler."

Taylan kendisinin de fotoğrafçılık ve müzikle ilgilendiğini ve üniversite yıllarından bu yana davul çaldığını belirtiyor. Sanatçı, bu tür hobilerin ruhunu beslediğini ve kendisini işine daha fazla bağladığını belirtiyor: "Biraz da şöyle düşünüyorum. Yaşamda başka bir şeyden zevk almıyorsanız, yaptığınız o tek iş pek bir zevk vermiyor size. Başka şeylerden de zevk alıyorsanız yaptığınız işe de daha sıkı sıkı sarılıyorsunuz."

Erdem Taylan, Türkiye’ye dönerek kariyerine orada devam etmek konusunda çok istekli olduğunu ama Amerika’nın animasyon üzerinde çalışma yapmak için en uygun yer olduğunu belirtiyor. Buna karşın Türkiye’de de artık bu işi yapan çok başarılı ve yetenekli insanların yetiştiğini söylüyor ve ilerde Türkiye’de çalışmalar yapmayı planlıyor: "Ben yaklaşık 6-7 yıldır Amerika’dayım. Burada yaşamaktan çok zevk alıyor musunuz derseniz hayır diyeceğim. Fakat şöyle bir problem var, bu işi başka yapacağınız bir yer yok dünyada. Türkiye’ye gittiğim zaman buraya dönmek çok zor oluyor. İnsanlarla ilişkilerimiz çok farklı Türkiye’de, çok daha yakınsınız, o çok önemli bir şey benim için. Yaklaşık iki yıldır bunu düşünüyorum nasıl yaparım diye. Bir prodüksiyon şirketi olabilir, bir oyunla ilgili bir şeyler olabilir. Ya da belki burası tabanlı ama işin aslının Türkiye’de yapıldığı bir iş de olabilir. Buna sanırım bir iki sene daha var ama amaç geri dönmek, Türkiye’de olmak."

XS
SM
MD
LG