Erişilebilirlik

NATO’nun Tercihi Uyumlu Sistem


Türkiye'nin açtığı füze sistemi ihalesinde başından bu yana favoriler arasında görülen Çin firması CPMIEC, ABD'nin yaptırım listesinde.
Türkiye'nin açtığı füze sistemi ihalesinde başından bu yana favoriler arasında görülen Çin firması CPMIEC, ABD'nin yaptırım listesinde.

Türkiye’nin füze savunma sistemi için açtığı ihale konusunda verdiği mesajlar yakından izleniyor. Çin sisteminin öne çıkmış gibi görünmesi fazla dillendirilmese de rahatsızlık yaratmış durumda

Türkiye’nin açtığı füze ihalesinde ibrenin Çin’den yana olduğu algısı yaratan açıklamalar NATO’da teknik olmasa da siyasi ve ilkesel rahatsızlık yaratmış durumda. Açılan füze savunma ihalesinde Çin yapımı FD-2000, Fransız-İtalyan yapımı SAMP/T ve Amerikan PATRIOT sistemleri yarışıyor. İhalede henüz nihai karar alınmadı ama Türkiye’den belli aralıklarla yapılan ve Çin yapımı sistemlerin önde olduğu hissini güçlendiren beyanlar NATO tarafından yakından izleniyor.

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın Türkiye’nin füze savunma ihalesiyle ilgili TBMM’ye sunduğu soru önergesine 19 Şubat’ta verdiği “Türkiye’nin Çin ile sözleşme masasına oturduğu uzun menzilli hava savunma sistemi, Türkiye’nin savunması için milli sistemlere entegre edilecek ve NATO’ya entegre edilmeden kullanılacaktır” yanıtı uzun süredir gündemde olmayan konuyu yeniden gündeme taşıdı.

Türkiye, NATO’nun en önemli müttefiklerinden biri ve İttifak’ın güncellemeye başladığı stratejik konseptinde tehdit olarak görülen iki alandan birine en yakın üye konumunda. Bu durumun da etkisiyle Türkiye’nin savunma alanında attığı adımlara özel ilgi gösteriliyor. Aynı durum füze savunma sistemi projesi için de geçerli.

NATO’nun siyasi kanadının bu konudaki görüşü gayet net. İhalenin başlangıç aşamasından bu yana fazla değişikliğe uğramayan bu görüşü şu şekilde özetlemek mümkün: “Hangi sistemlerin alınacağı ve hangi kapasitelerin edinileceği ulusal bir karardır. Bununla birlikte konuya NATO perspektifiyle bakarsak ulusal sistemlerin diğer müttefik ülkelerdeki benzer nitelikli sistemlerle birlikte çalışabilmesi büyük önem taşımaktadır.”

NATO yetkilileri, Türkiye’nin İttifak’ın bu konudaki pozisyonunun farkında olduğuna ve nihai karar aşamasında bunu göz önünde bulunduracaklarına emin olduklarının da altını çiziyor.

Hayata geçirilmeye çalışılan Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi Projesi kapsamında belirlenen teknik istekler içerisinde alınacak sistemlerin teknik olarak NATO sistemlerine doğrudan entegrasyonu yer almıyor. Bu sistemlerin içerdiği radar, komuta kontrol ve atış kontrol unsurları tek başlarına çalışmalarına olanak tanıyor. Dolayısıyla Türkiye, alacağı sistemlerin NATO ağına doğrudan bağlı olarak çalışma zorunluluğu bulunmadığı tezini işliyor.

Teknik açıdan bu tezde bir sorun yok. NATO’nun askeri kanadı da teknik açıdan sorun olmadığı görüşünde hatta Türkiye’nin Çin sistemini tercih etmesi halinde bunun hala Rus teknolojisi kullanan bazı ülkelerde yapıldığı gibi NATO sistemiyle “uyumlu” hale getirilmesinin mümkün olabileceği vurgulanıyor.

Teknik anlamda sorun düzeyi çok yüksek olmasa da askeri kanatta da siyasi ve ilkesel sorun öne çıkıyor. NATO askeri yetkilileri Çin sisteminin İttifak ağına “uyumlu” hale getirilebileceğinin altını çizse de bunun “uygunluğu” konusunda aynı görüşte değil.

“Uygunluk” konusundaki çekince güvenlikle ilgili olduğu kadar kitlesel imha silahlarının yayılmasını önleme amacıyla yasak kapsamında olan İran, Suriye ve Kuzey Kore’ye benzer nitelikli sistemler sattığı için yaptırım uygulanan bir firmanın söz konusu olmasıyla da ilgili.

Özellikle NATO ve üyelerine yönelik hem doğu hem güney kanattan gelen tehdidin yüksek olduğu bir konjonktürde askeri kanadın da tercihi ortak savunmaya katkı sağlayacak tercihler yapılmasından yana. Tam anlamıyla birlikte işlerliği söz konusu olan sistemlere sahip olunması da NATO’nun askeri kanadının üzerinde ısrarla durduğu bir unsur olarak dikkat çekiyor.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın konuya ilişkin açıklamasının Yılmaz’ınkinden farklı ve NATO’nun beklentisine daha yakın bir içeriğe sahip. Kalın yaptığı açıklamada, verilmiş bir karar olmadığının altını çizerek “Bu konuda son derece objektif kriterler vardır, fiyattır, teslim tarihidir, teknoloji transferidir ya da ortak üretimdir. Bu kriterlere kim uyuyorsa, bu kriterler içinde Türkiye'nin menfaatlerine en uygun teklif hangisiyse o esas alınır ve o hayata geçirilir. Bu gelecek füze sisteminin NATO savunma sistemiyle uyumlu olmaması diye bir şey söz konusu olmaz. Biz NATO'nun güvenlik hattının en önemli ülkelerinden birisi olarak elbette bu entegrasyonu ve uyumu sağlayacağız” dedi.

NATO nihai değerlendirme için kararın ve detaylarının kesinleşmesini bekliyor.

STÜDYO VOA

Mehmet Şimşek’ten “harcamaları azaltma” mesajı - 18 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG